| Nasıl, dudakları çatlamış gibi mi yoksa seksi şekilde sana mı yalandı? | Open Subtitles | ماذا ؟ بسبب تشقق شفاهه أم لعقها تجاههك.. بطريقة جنسية ؟ |
| Dolgun dudakları mı, ahu gözleri mi? | Open Subtitles | هل هي شفاهه الكاملة او عيونه الحالمة؟ |
| Atın dudaklarını fıstık yağı ile oynatıyorlar. | Open Subtitles | زبدة الفول السوداني، هكذا كيف يجعلون الحصان ليحرك شفاهه |
| Bırak bardağı tutmayı, dudaklarını zor kımıldatıyor. | Open Subtitles | إنه يموت من الأفضل أن تحرّكي شفاهه أو لن يأخذ الكأس |
| Sanığın yüzünden, özellikle de dudaklarının şeklinden... .. davasının nasıl sonuçlanacağı anlaşılabilirmiş. | Open Subtitles | يفترض بك أن تكون قادرًا على أن تعرف من وجه الرجل ومن خط شفاهه خصوصًا، كيف ستنتهي قضيته |
| Ayrıca o siktiğim şarabını da dudaklarından uzak tut. | Open Subtitles | وأبق ذاك الخمر اللعين بعيداً عن شفاهه |
| Kadın, elini adamın dudaklarına uzatmış... ama yakından görebileceğin üzere adama bakmıyor. | Open Subtitles | لمست بيديها شفاهه لكن بنظرة فاحصة ستكتشفي انها لم تكن تنظر إليه |
| Dudaklarında ve cinsel organında kokain izi var. | Open Subtitles | كان هناك كميات دقيقة على شفاهه وقضيبه |
| Onu istediğim yerde elde etseydim dudakları benim yüzümde olurdu! | Open Subtitles | لو حصلت عليه عندما أردته, شفاهه ستكون على وجهي! |
| - dudakları hala kımıldıyor. Bak! | Open Subtitles | انظر , شفاهه اللعينة مازالت تتحرّك . |
| Ve ben de o dudakları rahatlatmak için onu öpmeliyim. | Open Subtitles | ثم علي تقبيل شفاهه لإسكنها |
| dudakları hep tuzlu mudur? | Open Subtitles | هل شفاهه مالحة بالعادة ؟ |
| İlginçtir ki, dudaklarını oynatış şekli benimkiyle aynı. | Open Subtitles | الطريقة التي يحرّك بها شفاهه مثيرة للاهتمام، إنّها تبدو كشفتاي بالضبط |
| Arkamda kardeşini görebiliyor, dudaklarını okuyorsun. | Open Subtitles | أنت يمكن أن ترى أخّاك خلفي... وأنت يمكن أن تقرأ شفاهه. |
| Onu özleyeceğim. Özellikle de sikimi saran dudaklarını. | Open Subtitles | سوف أفتقده، خاصة شفاهه حول قضيبي |
| Konuşurken dudaklarını çok fazla oynatmaz. | Open Subtitles | انه لا يحرك شفاهه كثيرا عندما يتحدث |
| Yutabiliyor olmasına çok sevindim, dudaklarının düzelmesine de tabii. | Open Subtitles | أنا جدّ سعيد أنّه بخير ولون شفاهه عاد لطبيعته |
| Ancak dudaklarının hareketlerinin bir görüntüsünü elde etmeyi başardım. | Open Subtitles | لكنني حرصت على تصوير حركة شفاهه |
| dedi. (Gülüşmeler) Konsepti çok sevdi, ne zaman ki Tele-Aktör sahneye çıkıp onun yanına yürüdüğünde ve ona dudaklarından kocaman bir öpücük verdiğinde. | TED | (ضحك) لقد أحبّ الفكرة، وعندما مشى Tele-Actor على خشبة المسرح، توجّهت مباشرة نحوة و قبّلته على شفاهه. |
| Juliet, " Mutlu Hançeri" kullanıp hayatına son vermek yerine sevgilisinin dudaklarından zehri içmeye çalıştığında zehire "Dost Damlası" der. | Open Subtitles | السم الذي تطلق عليه (جولييت) "القطرات الصديقة" حين تحاول تقبيله لأخذ القطرات من شفاهه ولكن بدلاً من ذلك تستخدم "خنجراً سعيداً" لإنهاء حياتها |
| Hey, Neden Jong Min her zaman dudaklarına dudak koruyucu sürüyor? | Open Subtitles | هيي, لكن جونغ مين دائما مايضع مرطب الشفاه على شفاهه ؟ |
| Dudaklarında ruj yoktu. | Open Subtitles | احمر الشفاة لم يوجد على شفاهه |