| Beni cezalandırıyor. kız kardeşi gitaristin biriyle beraberdi. Benden bitirmemi istedi. | Open Subtitles | إنه يعاقبني ، لأن شقيقته على علاقة حب مع عازف جيتار |
| Belki de, gerçek kız kardeşi gibi, seni de çıldırtacak, sakatlayacak, ağzını alıp götürecek... ve böylece artık bir daha ona bağıramayacaksın. | Open Subtitles | ربما سيصب بجنونه عليكِ مثلما فعل مع شقيقته الحقيقية ويقوم بشل حركتك ويخرسك حتى لا تصبحين قادرة على الصراخ عليه بعد ذلك |
| Kral Charles Valide Hanım'ın ısrarıyla kız kardeşinin evliliğini feshetti. | Open Subtitles | الملك تشارلز قام بإبطال زواج شقيقته بإلحاح من الملكه الام |
| Sonra birdenbire kız kardeşini, kız arkadaşının mutfağında düzüyor. | Open Subtitles | و فجأة يُضاجع شقيقته على طاولة مطبخ صديقته؟ |
| kız kardeşiyle telefonda görüşüyordum. Ona sorunu anlatmaya çalıştım. | Open Subtitles | كنت أتحدث الى شقيقته حاولت أن اشرح لها المشكلة |
| 50 dolarını ablasına vermesini söyledi. | Open Subtitles | وأخبره أن يعطي خمسين دولار إلى شقيقته. |
| Senin Bogotá'daki bir kitapçıya düzenlediğin bombalı bir saldırıda kız kardeşi öldü. | Open Subtitles | شقيقته ماتت في محل لبيع الكتب في بوغوتا في التفجير الذي دبرتموه |
| Onun sadece kız kardeşi değilim, aynı zamanda annesi ve babasıyım da. | Open Subtitles | انا لست فقط شقيقته الكبرى، بل الام والاب ايضا |
| Belki birisi, annesi veya babası veya kız kardeşi ya da her kimse, | Open Subtitles | ربما أحد ما، والدته أو والده أو شقيقته أو أياً كان قال: |
| Fakat erkek annesine bağIıyken, kız kardeşi daha da güçleniyordu. | Open Subtitles | ولكن بينما ما يزال هو يعتمد على أمّه, فإن شقيقته تزداد قوة مع الوقت. |
| Dört yıl önce eski erkek arkadaşı tarafından öldürülünceye kadar kız kardeşi Christy ile beraber yaşıyordu. | Open Subtitles | كان يعيش مع شقيقته كريستى حتى اربع سنوات مضت عندما قتلت فى شجار مع رفيقها السابق |
| Her şey bir yana, böyle bir haber kız kardeşinin de adını lekeler. | Open Subtitles | وربما هذا يضع شقيقته في سلة واحدة مع البيض الفاسد |
| Demek istediğim, kız kardeşinin birkaç saat içinde öleceğini bilerek nasıl konsantre olabilir? Bunu hiç düşündün mü? | Open Subtitles | كيف سيركّز وهو يعلم أن شقيقته ستموت خلال ساعتين؟ |
| Bir sene kız kardeşinin mezuniyet elbisesini ödünç aldı ve o elbiseyle ne yaptı, bilmiyoruz. | Open Subtitles | استعار يوماَ ثوب شقيقته للحفلات الموسيقية وماذا فعل بذلك الثوب لا ندري |
| Bilmiyorum, kız kardeşini kurtardığımız için oldukça minnettar görünüyordu. | Open Subtitles | لست مُتأكدًا كان مُمتنًا فعلاً لإنقاذنا شقيقته |
| Ardından kız kardeşini tecavüze uğradığını anlatması için bize yolladı. | Open Subtitles | ثم أجبر شقيقته أنّ تخبرنا قصتها الخاصة عن الإغتصاب. |
| İşi hâlâ yaşayan kız kardeşini beklemekmiş. | Open Subtitles | وظيفته كانت انتظار شقيقته التي مازلت حية |
| Neden? Ne oldu? Yarın akşam kız kardeşiyle evleneceğim ve Teddy'yi kaybettik. | Open Subtitles | أجل، يفترض أن أتزوج شقيقته غداً ونحن نوعا ما فقدناه |
| Bana 2-3 yaşlarında, kız kardeşiyle tüm gün yalnız bırakıldığını anlattı... | Open Subtitles | ولكنه اخبرني في عمر 2 أو 3 سنوات ترك وحيداً كل يوم مع شقيقته |
| O amına koyduğumun mektubunu ablasına vermek için. | Open Subtitles | أحاول تسليم الرسالة اللعينة إلى شقيقته. |
| Hayır. Doğudaki kız kardeşine ulaştık. Onu yıllardır görmemiş. | Open Subtitles | كلا، تعقبنا شقيقته في الشرق، لم تره منذ سنوات |
| Teyzesi veya ablası da olabilir fakat annesi daha olası. | Open Subtitles | قد تكون خالته أو شقيقته الكبيرة لكن والدته أقرب لذلك |
| En küçüğü, o çantanın üzerinde ablasının kanını gördü. | Open Subtitles | ابني الصغير... رأى دماءَ شقيقته على تلك الحقيبة. |
| Elinizde ceset olmamasına rağmen müvekkilimin kızkardeşini öldürdüğüne inanmamızı nasıl beklersiniz? | Open Subtitles | كيف من المفترض لنا تصديق أن وكيلنا قتل شقيقته بينما أنك لم تقدمين أي جثة حتى؟ |
| Kendinden küçük kız kardeşinden ayrılmıştı. | Open Subtitles | إيرفن كان في وضع تعيس عندما وصل الى هنا تم فصله عن شقيقته الصغرى |