| Özellikle de tam şimdi, Ben Yusuf kıyılarımıza çıkmışken. | Open Subtitles | و خاصة الان ، و ابن يوسف قد رسا على شواطئنا |
| - Bu hayvanlar kıyılarımıza saldırdı.. | Open Subtitles | هؤلاء الوحوش يغزون شواطئنا والأنيفعلونهذا. |
| "Büyük Beyaz Umut" kıyılarımıza gelince yeğe kadar biz burada cennette yaşıyorduk. | Open Subtitles | كنا نعيش فى جنة قبل فترة طويلة من هذا الأمل الابيض الذى جاء الى شواطئنا لكى ينقذنا من سعادتنا |
| Artık karteller biliyorlar ki; uyuşturucularıyla kıyılarımızı kirletmelerine ABD seyirci kalmayacaktır. | Open Subtitles | الإحتكار يعرف الآن أن الولايات المتحدة الأمريكية لن تسكت عندما يلوّثون شواطئنا بمخدراتهم |
| Terör çok pis bir lağım gibi, kin ve nefret ile dolu ve bu bizim kıyılarımızı tehdit ediyor. | Open Subtitles | الارهاب بؤرة قذره مملوءه بالكراهيه والحقد اللذي يهدد شواطئنا وراحتنا |
| Bu İngiliz Donanması'nı bizim kıyılarımızdan zor söküp atar. | Open Subtitles | فهذا بالكاد سيُزحزح قوات الإنجليز إلى شواطئنا |
| Bunun anlamı sahillerimizin Polonyalılarla kaynıyor olması demek. | Open Subtitles | فهذا يعني أن شواطئنا تَـعُـج بالبولنديين |
| Fransa kralı Louis bizim iznimizi almadan kıyılarımıza mı çıkıyor? | Open Subtitles | الملك لويس من فرنسا يغزو شواطئنا دون الحصول على إذن لدينا؟ |
| Ancak şimdi o altın kıyılarımıza ulaşırsa işlerin ne kadar bozulacağını anlayamadığınızdan endişeliyim. | Open Subtitles | ولكنني الآن قلق من أنك لن تقدري كم ستكون الأمور خطرة هنا أيجب أن يصل ذلك الذهب إلى شواطئنا |
| Bir hafta, aşağı yukarı. Vali'nin ordusunun kıyılarımıza ulaşmasından evvel. | Open Subtitles | أسبوع تقريباً قبل وصول قوات الحاكم إلى شواطئنا |
| Onların yardımıyla birlikte Çılgın Kral'ın kızı barbarlardan oluşan bir orduyu kıyılarımıza çıkardı. | Open Subtitles | بمساعدتهم، ابنة الملك المجنون نقلت جيشاً من الهمج إلى شواطئنا. |
| İntikamı öylesine arzuluyor ki Dothrakları kıyılarımıza kadar getirdi. | Open Subtitles | نريد الإنتقام بشدّة، لقد جلبت الدوثراكيين إلى شواطئنا. |
| kıyılarımıza gelecek kimsenin tehdit teşkil etmemesini sağlamak benim görevim. | Open Subtitles | وهي وظيفتي ان اتاكد ان اي شخص ياتي الى شواطئنا لا يعتبر تهديدا |
| Hala Tibet'in bir sorumluluğu yok Tiananmen, ve ölü mülteciler kıyılarımıza büyükbaş hayvan gibi geliyor. | Open Subtitles | لاجئين موتي وصلوا شواطئنا مثل الماشيه |
| Katrina Kasırgasından beri Meksika Körfezi'ni vuran en büyük felaketin ve Exxon Valdez kazasından bu yana yaşanan ve kıyılarımızı kirleten en büyük çevresel yıkımın ne olduğu üzerine. | Open Subtitles | في ماقد يكون أكبر الكوارث التي ضربت خليج المكسيك منذ اعصار كاترينا وأكبر كارثة بيئية تؤثر على شواطئنا |
| Fransa kralı Louis bizim bilgimiz ve iznimiz olmadan... kıyılarımızı işgal mi ediyor? | Open Subtitles | الملك لويس من فرنسا يغزو شواطئنا دون معرفة لدينا؟ ودون الحصول على إذن منا؟ |
| Başka nasıl kıyılarımızı bu haksız ticaretten kurtarırız ki? | Open Subtitles | و إلا كيف لنا أن نُحرر شواطئنا من هذهِ التجارة الجائرة؟ |
| Güçlü donanmamız ile ticaretimizi, kıyılarımızı ve çıkarlarımızı koruyabileceğimize inanıyoruz. | Open Subtitles | -بالنسبة لنا، الذين نمتلك أقوى أسطول -والذين نؤمن بأنه قادر على حماية تجارتنا وحماية شواطئنا -وحماية مصالحنا |
| Donanmamızın bizim kendi kıyılarımızı savunması gerekiyor. | Open Subtitles | أسطولنا بحاجه له لكي ندافع عن شواطئنا |
| Efendim, düşman kıyılarımızdan 2 dakika uzakta. | Open Subtitles | العدو على بعد دقيقتين من شواطئنا |
| Umuyorum ki cankurtaran. Onlar bizim sahillerimizin doktorlarıdır. | Open Subtitles | اتمنى ان تكونى حارسة انقاذ انت تعرف انهم اطباء شواطئنا |