| Plastik köpük bir tabaktan bir parça brokoli alırken çatalı tabağa geçirmeden çatal kullanmak beyin ameliyatı kadar zor olacaktır. | TED | و عند استخدام شوكة لالتقاط قطعة بروكلي من صحن بلاستيكي من دون خرق الشوكة للصحن سيكون الامر صعبا كجراحة الدماغ |
| Eğer sofra terbiyem beni yanıltmıyorsa sol korneadaki çıkıntı bir salata çatalı. | Open Subtitles | إذا يخدمني حقّ الآنسة مانيرس، ذلك النتوء من قرنيته اليسرى شوكة سلطة. |
| Bir sabah omzuma sapladığı çatalla uyanmıştım. | Open Subtitles | إستيفظت ذات ليلة لأجد شوكة مغروسة في كتفي |
| Bana yemek çubuğu ya da ince bir çatal lazım. | Open Subtitles | اعتقد انني احتاج الى عصا صينية او شوكة مناسبة لهذا |
| Hadi oradan. Pasta yemek için Çatala ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | من فضلك، أتعتقد بأنني في حاجة إلى شوكة حتى آكل كعكة؟ |
| Diğer 11 çatalın ne için olduğunu biliyorum, ama bu ne işe yarıyor? | Open Subtitles | أعلم فائدة الـ11 شوكة اللأخرى، لكنني لا أعلم فائدة هذه |
| Sonra anladık ki tam da eklemin olduğu yerde dikeni kırmışım ve ucu içeride kalmış, bu yüzden de iyileşmiyormuş. | TED | اتضح أنني كسرت سن شوكة القنفذ في المفصل، وهذا سبب عدم تحسنه. |
| Doktor, barbekü çatalı gibi bir şeye benzediğini söyledi. | Open Subtitles | الطبيب قال أنها تبدو كأنني إنزلقت على شوكة الشوّاية |
| Hangisinin salata çatalı olduğunu... hangisinin olmadığını bilemedilerse ne olmuş? | Open Subtitles | لم يُميّزوا شوكة السلطة من باقي الشوكات ، وإن يكن ؟ |
| Diğer ucunda çatalı var, böylece eti alıp suyuna batırabilirsiniz. | Open Subtitles | بها شوكة في نهايتها ترفعون اللحم و تغرسوها في مرق اللحم |
| Yani bütün bu yapı dev bir ses çatalı ve doğa ana da vurup duruyor. | Open Subtitles | وان هذا المبنى كلّه عبارة عن شوكة رنانة عملاقة و الطبيعة الأم تقوم برنينها |
| Çöp öğütücünün içinden çatalı çıkarmaya çalışırken öğütücünün düğmesine bastı. | Open Subtitles | لقد ضغط على مفتاح التخلّص من النفايات أثناء محاولتي إخراج شوكة منها |
| Hangi çatalla kendimi öldüreceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا المكان رائع وأنا لا أعرف بأيّ شوكة أقتل نفسي |
| Eee, Susie, gerçekten bir çatal ve bıçak kullanmak istemiyorsun değil mi? | Open Subtitles | لذا، سوزي، كنت حقا لا ترغب في استخدام شوكة وسكين، أليس كذلك؟ |
| Kaşık yok, tatlım. Çatala ne dersin? | Open Subtitles | لا توجد ملعقة يا عزيزتي ما رأيك في شوكة ؟ |
| Zippon var. çatalın var. Kaşığın var. | Open Subtitles | لديك ولاعة ، لديك شوكة لديك مَعلقة ، و هذا حامل للذرة |
| Bir şey mi battı? - Güllerin dikeni. Orman gibi olmuş. | Open Subtitles | أصابتنى شوكة من الزهور أنها كالغابه هناك |
| Bu bir yaba değil, bir trident olduğunu. | Open Subtitles | إنها ليست شوكة الوخز إنه رمح ثلاثي الشعب |
| Bu mahkûm 35 yıl boyunca başımın belası oldu. | Open Subtitles | هذا السجين كان شوكة في خاصرتي لمدة 35 عام |
| Beraberliğimizden beri senin için de bir Diken oldu. | Open Subtitles | وبما أننا شركاء الآن ، فإنه شوكة في جانبك أيضا |
| Dürüst olmak gerekirse tüm gün "Gazap Kuşları"nı dört gözle bekledim. | Open Subtitles | لأكون صادقا لقد تطلعت ل "شوكة العصافير" طيلة اليوم |
| Oh, ben dirgen açıklar sanırım. | Open Subtitles | أوه ، حسناً أعتقد أن هذا يفسّر شوكة الوخز |
| - Çatal lazımsa burada var. | Open Subtitles | في عصر الأموال الإضافية من الأثرياء البغيضين هنالك شوكة هنا.. اذا كنتي تريدينها |
| Benim özel pizza çatalım her zaman buradadır. | Open Subtitles | لقد حصل لي خاص شوكة البيتزا هنا في جميع الأوقات. |
| Ama o, bifteklere ızgara çatalını saplamayı ve onları defalarca ters çevirmeyi sürdürmüş. | Open Subtitles | ولكنه بقي يلصقها في شوكة الشواء ويقلبها تكرارا ومرارا |