| Her zaman üç top dondurmalı çikolatalı soda ısmarladığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | وأتذكر أنني كنت دائماً ما أطلب شوكولاتة بالصودا بثلاث مغارف |
| Ayrıca haklısın dostum, o şeyi sikmek, çikolatalı sufleyi sikmek gibi. | Open Subtitles | و أنت محق ، مضاجعة هذا الشيء مثل مضاجعة شوكولاتة سائلة |
| Bunun suçlusu kahve de olabilir, gerçi kafe çikolatalı naneli kahve servis etmiyor. | Open Subtitles | الجاني قد يكون القهوة أيضاً رغم أن الكافيه لا يقدم قهوة شوكولاتة النعناع |
| Üç tane çukulata ezmesi paketleyebilir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكننا الحصول على 3 موس شوكولاتة للخارج؟ |
| İşte aşağı yukarı o zaman Cadılar Bayramı çikolatası kasesini benden uzakta, odanın öbür ucunda tutmanızı istiyorum, yoksa hepsini yerim. | TED | ويشبه هذا تمامًا عندما أريد الاحتفاظ بوعاء شوكولاتة عيد الشكر كاملًا في نطاق الغرفة من أجلي، لأني سأتناوله كله. |
| İki çikolatalı ve vanilyalı dondurma ve iki kahve lütfen. | Open Subtitles | إثنان شوكولاتة بالفانيللا و إثنان قهوة من فضلك |
| İki çikolatalı ve vanilyalı dondurma, iki kahve, biri krema ve şekerli. | Open Subtitles | إثنان شوكولاتة بالفانيللا و إثنان قهوة واحد بالكريمة و السكر |
| çikolatalı mı, vanilyalı mı? | Open Subtitles | ما نوع الآيس كريم الذي تريد ؟ شوكولاتة ؟ |
| çikolatalı ve fıstık ezmeli turtam var. | Open Subtitles | عندي فطيرة شوكولاتة بزبدة الفول السوداني. |
| Sadece beyaz kremalı çikolatalı pasta tercih ettiğimi unutmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدكِ أن تنسي أنني في الواقع أفضّل كعكة شوكولاتة مع مسحوق أبيض |
| Ona erimiş çikolatalı gofret gibi büzülmüş ...kanı çekilmiş cesedimi nasıl mezara indirdiklerini anlatıyor. | Open Subtitles | كيف دفنوني إلى القبر بطريقة ذابلة ومثيرة للشفقة كقطعة شوكولاتة أو شئ مشابهه لها |
| Toz içinde erimiş çukulata. | Open Subtitles | شوكولاتة ذائبة على الطبق |
| Korkma. çukulata. | Open Subtitles | لا تقلق هذه شوكولاتة |
| Darwin'in doğum günü için saf İsviçre çikolatası. | Open Subtitles | للإحتفال بذكرى داروين شوكولاتة سويسرية خالصة |
| Etrafta çiçeği, çikolatası veya umudu olan tek bir kız bile görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترين أيّ فتاة هنا تحمل زهوراً أو شوكولاتة أو أمل؟ |
| Yoğurt ve şeker almış. Fişte ki saat 2:20'yi gösteriyor. | Open Subtitles | اشترى زبادي و لوح شوكولاتة تشير فاتورة الشراء إلى 2: |
| Senin için duble kakao... | Open Subtitles | شوكولاتة مضاعفة لك |
| Öncelikle, eminim küçük hanımın biraz sıcak çikolataya ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | أولاً، أعتقد أن هذه الطفلة تحتاج إلى شوكولاتة ساخنة |
| Neden bir çikolatayı televizyon ile gönderemiyeyim, ki insanlar yesin?" | Open Subtitles | لماذا لا أرسل قطعة شوكولاتة حقيقية وجاهزة للأكل عبر التليفزيون |
| Şimdi bu cinsel isteği arttıran bir şey, muhtemelen çikolata gibi. | TED | وهو شيئ يزيد من الرغبة الجنسية من الممكن أن يكون شوكولاتة |
| -Veya "Choc-o-Melty Bar." | Open Subtitles | أو لوح شوكولاتة ذائب |
| Öğleden sonra aşk- - çikolata şelalesi varmış. | Open Subtitles | الحب في الظهيرة " يحتوي أيضاً على نافورة شوكولاتة" |
| Yastıkların üstündeki küçük çikolatalar. | Open Subtitles | أحيانا عندهم شوكولاتة على الوسائد عندهم شوكولاتة صغيرة على الوسادات |
| Çilekli, çikolatayla sarmalanmış dondurmam var. | Open Subtitles | لديّ "برييرس 96" حوله شوكولاتة بالفراولة |
| Ve biraz da çikolatalı parçacıklı. | Open Subtitles | ورقاقة شوكولاتة |
| "Wonka çikolataları dünyadaki en iyi çikolatadır. | Open Subtitles | شوكولاتة وانكا أفضل شوكولاتة في العالم |