| Ted'i izlerken biraz özgüvenin iyi bir şey olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | بينما أشاهد (تيد) أدركتُ أن القليل من الثقة هو شيءٌ جيّد! |
| Hayır, ister inan ister inanma ama bu aslında iyi bir şey. | Open Subtitles | لا, صدّقي أو لا تصدّقي, إنه شيءٌ جيّد. |
| John May'in insani duyguların iyi bir şey olduğunu savaşmaya değer olduğunu söylediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر أنّ (جون ماي) قال أنّ المشاعر الإنسانية شيءٌ جيّد و تستحقّ القتال في سبيلها |
| Onun iyi bir şey olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه شيءٌ جيّد. |
| - Belki değil, ama senin bulduğun bütün Jesus Malverde olayı iyi bir şey. | Open Subtitles | . ربما لا لكنّه شيءٌ جيّد (عندما وجدت القدّيس (بشيءٍ لم أفعله |
| - Bu iyi bir şey. | Open Subtitles | . هذا شيءٌ جيّد |
| Bu iyi bir şey. | Open Subtitles | ذلكَ شيءٌ جيّد. |
| - Bu iyi bir şey değil mi,? | Open Subtitles | وهذا شيءٌ جيّد ، أليس كذلك ؟ |