| Yok, yok, Öyle bir şey yok! Daha önceden planladığımız bir şey. | Open Subtitles | لا شيء من هذا القبيل، فقد كان ذلك متفقا عليه من قبل |
| Öyle bir şey yok. Sadece kendi alanının sınırlarını çizmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كلا، لا شيء من هذا القبيل لقد كان يحدّد منطقته فحسب |
| Bir dahaki sefere böyle bir şey yaparsan evden kovalanan sen olursun. | Open Subtitles | فى المرة القادة لو حاولت فعل .. اى شيء من هذا القبيل |
| Eh, böyle bir şey. yani -yaklaşık on saniye demek. | Open Subtitles | حسنا، شيء من هذا القبيل. حتى القول، نحو عشر ثوان. |
| bunların hiçbiri Photoshop ile yapılmadı, hepsi gerçek hayvanlar. | TED | لا شيء من هذا تم تعديله بالفوتوشوب؛ هذه مخلوقات حقيقية. |
| Sıcakkanlı olmak güzeldir, ne zaman olmamak gerektiğini bilmek de ama bunların hiçbiri korkmamız gerektiği anlamına gelmez. | TED | من الجميل أن نكون لطفاء، ومن الجيد التعلم متى أن لا نكون كذلك، لكن لا شيء من هذا يعني أنه علينا أن نكون خائفين. |
| Bu çoban köpeği ya da başka bir şey. Haydi. Yavaşça dönelim. | Open Subtitles | أنه كلب مراعي أو شيء من هذا القبيل أسرع، استدر ببطيء ولنبتعد |
| - İsmi "Fuck Your Yankee Blue Jeans" ya da onun gibi bir şeydi. | Open Subtitles | تُدعى عاشر جينزك اليانكي ذو اللون الازرق او شيء من هذا القبيل |
| - Öyle bir şey. - Yani, şu anda boşta. | Open Subtitles | شيء من هذا القبيل اذا هي في حالة الطفرة شعورياً |
| Öyle bir şey olsa bile, bize söylemeleri için bir sebep yok. | Open Subtitles | حتى لو حدث شيء من هذا القبيل لا يوجد لديهم سبب لإعلامنا |
| Öyle bir şey. Ama dediğin gibi, düzgün yazar değilim. | Open Subtitles | شيء من هذا القبيل، ولكن كما قلت، لست كاتباً مرموقاً. |
| Para kazanır ve hizmetçinize yollarsın ya da ona yeni bir iş bulabilirsin ya da Öyle bir şey. | Open Subtitles | ربما تستطيع تجميع الأموال وإرسالها إلى مدبرة المنزل أو بإمكانك مساعدتها لإيجاد وظيفة جديدة أو شيء من هذا القبيل |
| Sormaktan başka bir şey gelmez elimden. Burada nasıl böyle bir şey olabilir? | Open Subtitles | لا أستطيع إلا أن أسأل كيف يمكن شيء من هذا القبيل يحدث هنا؟ |
| Şöyle ki, böyle bir şey ile yüzyüze kaldığınız zaman, tabii ki onu bölmek zorunda kalırsınız. | TED | لذلك ، عندما يواجهك شيء من هذا القبيل ، بطبيعة الحال ستقوم بتجزأته. |
| Bence Facebook ve Twitter da böyle bir şey yapabilir ya da bunun gibi bir şey. | TED | أعتقد أن فيس بوك وتويتر يمكنه بناء هذا، شيء من هذا القبيل. |
| Bence buradaki herkes hemfikir olur ki bunlar böyle değil -- bunların hiçbiri kaçınılmaz şekilde olmayacak. | TED | أعتقد أن جميع من هنا متفق على أنه لا.. لا شيء من هذا سيحدث حتمًا. |
| Yanlış dükkana geldiniz. bunların hiçbiri, bana bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | لقد قصدت المحل الخطأ، لا شيء من هذا يعنيني |
| Burda olup, böyle aptalca davranmamı engelleseydin, bunların hiçbiri olmazdı! | Open Subtitles | لا شيء من هذا سيحدث لو كنتي هنا لمنعي من التصرف بغباء |
| Çıkardığın zaman, öksür ya da başka bir şey yap. | Open Subtitles | عندما تخرج، حاول أن تتنحنح أو شيء من هذا القبيل |
| Ne deniyordu, Anderson hastalığı gibi bir şeydi. | Open Subtitles | الذي يدعونه أندرسون أو شيء من هذا القبيل. |
| Ama sonra gaz içeri falan mı kaçtıysa artık, inek patladı. | Open Subtitles | لكن ذلك الغاز عاد إلى الداخل أو شيء من هذا القبيل |
| Bunlar animasyon veya benzer başka birşey değil. | TED | هذه ليست رسومات حاسوبية أو شيء من هذا القبيل |
| İstismara maruz kalmış ya da onun gibi bir şey. | Open Subtitles | هو كان من المُعتدِىِ عليهم أو شيء من هذا القبيل. |
| - Hesap denetiminde bunun gibi bir şey çıktı mı? | Open Subtitles | هل المراقب عثر على أي شيء من هذا القبيل؟ لا |