| Bu adada değerli bir şeyler yapan, sadece sizsiniz diye düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أتعلم، إنكم تظنون أنكم الوحيدون الذين تفعلون شيئاً ذا قيمة. |
| Bu şeylerle yakalanma. En azından değerli bir şeyler yap. | Open Subtitles | لا تحصري نفسكِ بهذه الأشياء على الأقل، افعلي شيئاً ذا قيمة |
| Ailesi ve toplum için... değerli bir şeyler üretir. | Open Subtitles | يخلق شيئاً ذا قيمة لعائلته... وللمجتمع |
| İşlemeli bir tabuttu herhâlde. Çalmak istediklerine göre, değerli bir şey olmalı. | Open Subtitles | ربما كان هذا التابوت مرصعاً شيئاً ذا قيمة قد يسرقه البعض |
| Bu anahtar her neyi açıyorsa, içinde mutlaka değerli bir şey olmalı. | Open Subtitles | وأياً ما يفتحه المفتاح يخفي شيئاً ذا قيمة |
| Efsaneye göre, masonlar Mosconi'ye çok değerli bir şey emanet etmişler. | Open Subtitles | تقول الأسطورة أن المايسون عرضوا على (ماسكوني) شيئاً ذا قيمة كبيرة |