| - Size çok kızdım. - korkunç bir şey oldu. | Open Subtitles | عندما أكون غاضبة , فأننى غاضبة لقد حدث شيئاً فظيعاً |
| Bizlerin tekrar korkunç bir şey yapma ihtimali yok mu hiç? | Open Subtitles | أليس هناك أي فرصة لكي لا يفعل شيئاً فظيعاً مجدداً ؟ |
| Kim bu kadar kötü bir şey yapar ki? | Open Subtitles | من يستطيع أن يفعل شيئاً فظيعاً مثل هذا ؟ |
| Tahminimce, çok kötü bir şey yaptığını düşünüyor. | Open Subtitles | يظن أنه فعل شيئاً فظيعاً هذا ما أظن على أي حال |
| Çünkü pekala ben de korkunç şeyler yapabilirim | Open Subtitles | بالرغم من أنَني أستطيع أن أفعل شيئاً فظيعاً بشكل جيَد جدَاً |
| Ama nedense erkeklerle karşılaştığımda sanki onlara korkunç bir şeyler yapacakmışım gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | لكن لسبب ما عندما أقابل الفتيان يتصرفون كما لو أنني سأفعل شيئاً فظيعاً لهم |
| Korkunç bir şeylerin olacağını biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمتُ بأنّ هناك شيئاً فظيعاً قادم. |
| Bence sen bir şey gördün. Seni çok fazla etkileyen korkunç bir şey gördün. | Open Subtitles | أعتقد انكِ رأيتي شيئاً أعتقد أنكِ رأيتِ شيئاً فظيعاً |
| Eski bir madende nasıl korkunç bir şey saklıyor olabilirim ki? | Open Subtitles | كيف يمكن أن أخفي شيئاً فظيعاً في منجمٍ قديم؟ |
| korkunç bir şey olacak! Haber verin! | Open Subtitles | شيئاً فظيعاً سوف يحدث، يجب أن تُرسل إليه. |
| Beraber yaşamak korkunç bir şey olacakmış gibi. | Open Subtitles | مثل ان نعيش سوياً من الممكن ان يكون شيئاً فظيعاً |
| Dudaklarını kemiriyorsun, bu da demek oluyor ki korkunç bir şey yaptın. | Open Subtitles | حسناً, انتي تعضين شفتك السفلى مما يعني انك فعلت شيئاً فظيعاً |
| Bahsedilmeyecek kadar kötü bir şey yapmadıysa, biraz daha sakin davran. | Open Subtitles | إلا إن كان فعل شيئاً فظيعاً جداً فيجب أن تبتهج |
| Korkarım ki, bu adam çok kötü bir şey yapmış. | Open Subtitles | أخشى بأن هذا الرجل ربما فعل شيئاً فظيعاً |
| Anne, yazlıkta çok kötü bir şey oldu. | Open Subtitles | أمي، لقد حدث شيئاً فظيعاً عندما كنت في المنزل الصيفي. |
| Yavruma kötü bir şey yapacaklar. | Open Subtitles | إنهم يحاولوا أن يفعلوا شيئاً فظيعاً لطفلي الرضيع |
| Zavallı, masum ailesine korkunç şeyler yaparsın belki? | Open Subtitles | لفعل شيئاً فظيعاً. لوالديه الأبرياء المساكين، ربما؟ |
| Umut insana korkunç şeyler yaptırabiliyor. | Open Subtitles | يمكن للأمل أن يصبح شيئاً فظيعاً |
| Ama sen zaten büyük ihtimalle onlara korkunç bir şeyler yaparsın. | Open Subtitles | لكنكِ بالفعل قد تفعلين شيئاً فظيعاً لهم |
| Korkunç bir şeylerin olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أن شيئاً فظيعاً يحدث في الخارج |
| Eğer a"sexual predator mısınız?" Korkunçtu. | Open Subtitles | التي كان بها مقال حول تقاسم الشركاء كان شيئاً فظيعاً |
| Bu kadar değil, sevdiğim kadın, Amerika'nın diğer ucuna gitmemin sebebi olan kadın, bir teknede çok kötü şeyler yapmış. | Open Subtitles | ليس هذا فقط, المرأة التي احببتها ولاجلها سافرت بكل البلاد تفعل شيئاً فظيعاً على القارب |