| Libby için güzel bir şey yapmak istiyorsan buradan üç kilometre ötede güzel bir kumsal var. | Open Subtitles | إن أردت أن تفعل شيئاً لطيفاً لـليبي هناك شاطئ جميل على بعد 3 كيلومترات من هنا |
| Buraya uğrasan, güzel bir şey pişiririm. Bu arada biraz sohbet edebiliriz. | Open Subtitles | لم لا تعرجين عليّ ، سأعد شيئاً لطيفاً لنأكله ، وقد نتبادل الأخبار |
| Ve şimdi de benim hakkımda güzel bir şey söyleyeceğin vakte geldik. | Open Subtitles | الآن ,هذا معادك ان تقولى شيئاً لطيفاً عنى |
| Birkaç yerde, bitkilerin de duyguları olduğunu okumuştum. Hadi. güzel bir şeyler söyle. | Open Subtitles | قرأت ذات مرّة عن النباتات أنّ لديهم مشاعر، فهلُم وقُلّ لها شيئاً لطيفاً. |
| Tartıştığımızda hep böyle oluyor. - güzel bir şeyler söyle. | Open Subtitles | دائماً ما يحدث معي ذلك عندما نتشاجر فلتقولي شيئاً لطيفاً لي |
| Kötümser olma, sen iyi bir şey yapmışsın, karını mutlu etmişsin. | Open Subtitles | لهذه البلهاء و أنا عبقري، صحيح؟ لا تكن متشائماً فعلت شيئاً لطيفاً |
| Sana güzel bir şey almak istemiştim ama param yoktu. | Open Subtitles | أردت ان أجلب لكِ شيئاً لطيفاً لم أكن أملك المال وقتها |
| Parayı bana ver sen, güzel bir şey alayım. | Open Subtitles | لما لا تعطيني المال و سوف أجد شيئاً لطيفاً من أجلها |
| Bana saldırmadan önce neden bir kere de güzel bir şey söylemiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تقولين لي شيئاً لطيفاً قبل ان تهاجمينني ؟ |
| Ayrılırken güzel bir şey dediğini söyle bari. | Open Subtitles | أخبرني فحسب، هل قلت لها شيئاً لطيفاً عندما انفصلت عنها؟ |
| Seni gördüğüme sevindim Ginny ama Sue için güzel bir şey seçmeliyim. | Open Subtitles | c.arabicrlm; سررت برؤيتك يا "جيني"، لكن سأذهب/c.arabic c.arabicrlm; لأنتقي شيئاً لطيفاً لـ"سو". |
| - Pirovitch. güzel bir şey duymak ister misin? | Open Subtitles | -بيروفيتش " ، هل تريد سماع شيئاً لطيفاً ؟ " |
| Sen bilirsin. Sana güzel bir şey getiririz. | Open Subtitles | كما تشائين، سنجلب لك شيئاً لطيفاً. |
| güzel bir şey daha yaparsan ya da söylersen-- | Open Subtitles | خذه أرجوك إن فعلت أو قلت... شيئاً لطيفاً آخر |
| Evet, sana güzel bir şey alabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | نعم، ارتأيت أن أشتري لك شيئاً لطيفاً |
| güzel bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Seni çıkarmaya geldim. | Open Subtitles | حاولت أن أفعل شيئاً لطيفاً جئت إلى هنا لنخرج |
| Azim ve liyakat farklı şeylerdir. Bir dahaki sefere dikkatimi çekmek istediğinde daha güzel bir şeyler giy. | Open Subtitles | محاولة غير موفقة المرة القادمة التي تريدين بها لفت انتباهي ارتدي شيئاً لطيفاً |
| Sizin için güzel bir şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | لم أرد إلا أن أفعل شيئاً لطيفاً من أجلكم يا رفاق |
| Kafanı, gömdüğün kıçından çıkar ve onun için güzel bir şeyler yap. Bir kart gönder, çiçek götür yavru köpek al. | Open Subtitles | فكفاكَ حمقاً وافعل شيئاً لطيفاً لها، اشتر لها بطاقة وبعض الورود |
| Erken kalktım, güzel bir şeyler yapabilirim diye düşündüm. | Open Subtitles | انا فقط استيقظت مبكراً; وظننت انى سأفعل شيئاً لطيفاً. |
| Neden senin için iyi bir şey yapmak isteyen biri için işleri zorlaştırıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تجعلين من الصعب على أحد ليفعل شيئاً لطيفاً من أجلك ؟ |
| Aslında, çalışanlarım için iyi birşey yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد شيئاً لطيفاً للموظفين لدي |