| Ve kimse benden alamayacak. Sen alamazsın, gerçek sahibi de alamaz, kimse alamaz. | Open Subtitles | ولن يأخذه أحد مني ، لا أنت ولا صاحبه الشرعي ولا أي شخص |
| Para kayıt altına alınınca sahibi kimse, ona artık dokunamıyor. | Open Subtitles | إذ حالما يُحتجز, لن يستطيع صاحبه الوصول إليه أياً كان. |
| Güney California'da bir tatil köyünün sahibi ve işletmecisi olmak istiyorum. | Open Subtitles | فندق هوليداي ان في جنوب كاليفورنيا صاحبه ومديره |
| "Bu atlası sahibine vermek benim için büyük zevktir." | Open Subtitles | إلى العزيزات الآنسه داشوود، الآنسة داشوود السيدة داشوود، والقبطانة مارجريت لي الشرف الكبير أن أرجع هذا الأطلس إلى صاحبه |
| Sahibini pek sevmemen ne kadar acı. | Open Subtitles | شكرا على الاطراء لكنك لم تحبي صاحبه بذات القدر |
| Ben onun arkadaşı Mike'dan hoşlanıyordum bir kaç kez takıldık ve her zaman son derece iyiydi, ama sonra...bu gece tek yapmak istediği seksti, | Open Subtitles | كان عاجبني صاحبه مايك وقضينا أوقات حلوة كتر ولكنه الليله أراد كل شيئ |
| Kendisini besleyen sahibinin elini ısıran köpekler gibisiniz. | Open Subtitles | كالكلب الذي يعض اليد يد صاحبه الذي يطعمه. |
| İngiliz milyarderi Mike Wilfrid'e ait paha biçilmez bir mücevher Wilfrid Diamond International'ın yeraltındaki kasasından çalındı. | Open Subtitles | ألماس لايقدر بثمن تم سرقته من من سرداب ولفريد العالمي للألماس والذي هو يعود إلى صاحبه البليونير الأنجليزي مايك ولفريد |
| Bildiğin depo kundaklamasıydı. sahibi için yapıyordum. | Open Subtitles | كان حريق بالمخزن الرئيسى طلب منى صاحبه أن أحرقه |
| Bunu yırtarsanız, sahibi bir daha kimseyi cezbedemeyecek. | Open Subtitles | قم بتمزيقه ولن يتمكن صاحبه أن يجتذب أحداً. |
| Köpek para etmese de sahibi ağırlığınca ediyor. | Open Subtitles | الكلب لا قيمة له، ولكن صاحبه قيمته عالية. |
| Ama sahibi aniden beyin kanaması geçirdi ve öldü gitti! | Open Subtitles | ولكن صاحبه أصيب بنزيف في المخ وتوفي من فوره |
| sahibi Pavlov kanununu uygulayacak şekilde dövseydi onu dişi köpeğin en ufak kokusunu alınca köpek bahçenin etrafında koşuştururdu. | Open Subtitles | كان غوغائي التنظيم كان صاحبه يضربه لذلك فمع اقل رائحة لكلبة |
| Ev sahibi, Melissa'nın dün eşyalarını toplayıp ayrıldığını söyledi. | Open Subtitles | صاحبه العقار قالت أنها قد حزمت أمتعتها وغادرت الليله الماضيه |
| Non, non, non, non. Hayır, hayır, hayır, hayır. Ama sahibine geri dönen şeylerle başlayabilirim. | Open Subtitles | كلا كلا كلا و لكني يمكن أن أبدأ بإعادة شئ ما إلى صاحبه |
| "sahibine iyi ya da kötüye kullanılabileceği bir güç verebiliyordu. | Open Subtitles | بامكان صاحبه استخدامه لأهداف جيدة أو سيئة |
| "sahibine iyi ya da kötüye kullanılabileceği bir güç verebiliyordu. | Open Subtitles | بامكان صاحبه استخدامه لأهداف جيدة أو سيئة |
| Köpek tek bir kemik uğruna Sahibini korur benden emeksiz kemik bekleme. | Open Subtitles | حتى كلب يحمي منزل صاحبه عندما عرضت مجرد العظام. لذلك، لا نتوقع اللحوم العظم من لي. |
| Sahibini bulamazsak bakabiliriz belki. | Open Subtitles | ربما يمكننا الإحتفاظ به إن لم نجد صاحبه |
| Sahibini bekleyen bir köpek yavrusu gibisin. | Open Subtitles | أنت تبدو كجرو صغير ينتظر صاحبه |
| Kodesteki arkadaşı Snoopy Miller'ı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر " سنوبي ميلر " صاحبه من أيام السجن |
| Bıçak, sahibinin hastalığını veya acısını herhangi birine aktarabilmesini sağlıyor. | Open Subtitles | السكين يُتيح صاحبه نقل الأمراض أو إصابة أي أحد |
| Elimde bir elektronik posta adresi var. Kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | لدى أسم بريد الكترونى، و أريد أن أعرف صاحبه |
| Sahiplerine zamanı kontrol eden bir gücü olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إنه يمنح صاحبه قوة غير عادية القوة للسيطرة على الوقت |