| Yoluna çıkan her şeyi eritebilecek bir yıldırım gücü gibi düşün. | Open Subtitles | أنتِ تتحدثين عن صاعقة يمكنها أن تذوب أيّ شيءٍ فى طريقها. |
| Ama yıldırım, tam da şu anda ihtiyacımız olan şey. | Open Subtitles | ولكن صاعقة البرق هي بالضبط ما نحتاجه في الوقت الراهن |
| Bir ağaca yıldırım isabet etmeden önce... ...bizden 20 adım uzaktaydı. | TED | و في وقت مبكر, ضربت صاعقة إحدى الأشجار على بعد 20 خطوة من مكاننا. |
| Göreceğiniz şey 10 m. uzunluğunda bir şimşek çakması gibi bir şeydir. | Open Subtitles | ما كنت أراه، وكنت أنظر إله هو صاعقة بطول حوالي 10 أمتار، |
| Ufak bir şeyden söz ediyorum, örneğin bir şimşek topu. | Open Subtitles | انا اقول ان هناك شي ما غير كامل مثل صاعقة البرق لا شي كبير |
| Güney Asya'da, fakir bir insanı köle yaparsanız üzerinize bir yıldırım düşmesi bu suçtan ceza almanızdan daha mümkün. | TED | في جنوب آسيا، إذا قمت باستعباد شخص فقير، فأن احتمال أن تضربك صاعقة أكبر من احتمال إرسالك للسجن لقيامك بتلك الجريمة. |
| Talihsiz bir kazanın kurbanı olursa, veya polis tarafından vurulursa, veya hapis hücresinde kendini asarsa, veya onu yıldırım çarparsa, o zaman, bu salondaki bazı kişileri suçlayacağım. | Open Subtitles | و اذا وقع لة حادث مشئوم اذا أطلق شرطى رصاصة فى رأسة أو اذا شنق نفسة فى زنزانة بالسجن أو اذا أصابتة صاعقة |
| Sorun yağmur değil, üstüme yıldırım düşmesini istemiyorum. | Open Subtitles | ليست المياة، بل الكهرباء لا أريد أن تضربني صاعقة |
| Dokuz dakika önce, dış taraftan birinciye yıldırım çarptı. | Open Subtitles | قبل تسع دقائق، المحرك رقم واحد قد ضُرب بواسطة صاعقة. |
| Talihsiz bir kazanın kurbanı olursa, veya polis tarafından vurulursa, veya hapis hücresinde kendini asarsa, veya onu yıldırım çarparsa, o zaman, bu salondaki bazı kişileri suçlayacağım. | Open Subtitles | و اذا وقع لة حادث مشئوم اذا أطلق شرطى رصاصة فى رأسة أو اذا شنق نفسة فى زنزانة بالسجن أو اذا أصابتة صاعقة |
| - Bunu virüs mü yaptı? Hayır ama bilgisayarın gerilim koruyucusunu tetikledi. Fazla gerilimi yıldırım olarak atmaya çalıştığını düşünün. | Open Subtitles | كلا، لكن خدع نظام أمان التيار وجعله يعتقد أن صاعقة برق قطعت الكهرباء. |
| Çatıya yıldırım düştüğünde çarpılan sendin. | Open Subtitles | عندما رأيت البرق يصطدم بالسقف أصابتك أنت صاعقة |
| 4 ay önce, yıldırım düşmesi sonucu ağaç yok oldu. | Open Subtitles | منذُ أربعة أشهر ضربت صاعقة الشجرة التي كانت هنا و أحرقتها. |
| Bir dahakine suratına bir yıldırım çakacağım veya alev topu. | Open Subtitles | في المرة القادمة ، سأقوم القاء قنبلة صاعقة البرق الحق في وجهك. أو على شكل كرة نارية. |
| Bir dahakine suratına bir yıldırım çakacağım veya alev topu. | Open Subtitles | في المرة القادمة ، سأقوم القاء قنبلة صاعقة البرق الحق في وجهك. أو على شكل كرة نارية. |
| yıldırım çarptıktan sonra, piyano çalmayı öğrenen adam gibi. | Open Subtitles | كمثل ذلك الشخص الذي ضربته صاعقة وفجأة تعلم كيف يعزف على البيانو |
| - Benimkine şimşek şeklinde dikiş attı. | Open Subtitles | و رسم صاعقة على كتفي يا رجل أنظر إلي يا بني |
| Bu şey bir şimşek ten gelen enerjiyi dönüştürebilir. | Open Subtitles | هذا الجهاز بوسعه نقل الطاقة الناتجة عن صاعقة برق. |
| şimşek çakmak üzereymiş gibi kollarındaki tüyleri havaya kaldırıyor. | Open Subtitles | هذا يجعل شعر يدك يقف وكأن صاعقة ستنزل عليك |
| Bunlar bakır ve özelleştirilmiş bir Şok tabancasına aitler. | Open Subtitles | إنهم نحاس وهمّ يأتون من بندقية صاعقة متخصصة. |
| şimşeği emebilecek birini bulabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إيجاد شخص بوسعه امتصاص صاعقة البرق. |
| Her şeye rağmen o yıldırıma inanmadım. Kendi gözlerinizle gördünüz. | Open Subtitles | نعم, كأن صاعقة نزلت عند قدمي, ولكن لم تهزني الصاعقة |