| Bir kız, benim bir arkadaşım ama fiziksel temas veya sağlıksız salya değişimi söz konusu değil. | Open Subtitles | انها فتاة , وهي صديقتي لكن ليس هناك تلامس أو تبادل غير صحيّ لـ اللعاب |
| Bu da teorimi kanıtlıyor ki sağlıksız beslenme sıkıcı değil, kesin olarak da tehlikeli. | Open Subtitles | مما يثبت نظريتي أن تناول طعام صحيّ ليس ممل فحسب بل أنه أمر خطير |
| Son çılgınlığın, ciddi bir sağlık riski olduğundan çoğu kişi haberdar olmayabilir. Bu, yeni moda olan elektronik sigara içmek veya e-sigaralardaki e-likitlerin buharlaşmasıyla ortaya çıkan tatlı aerosolleri solumak. | TED | آخر الصيحات قد لا يتلمّسها الجميعُ كخطرٍ صحيّ محدق، وهو يتعلّق بالتدخين الإلكتروني وشعبيته الجديدة، أو تدخين الأدخنة الحُلوة التي تجري عبر تبخير السوائل المعدة إلكترونيًا في عملية تدخين إلكتروني. |
| Adam karşındadır gerçek bir işi, sağlık sigortası olan gerçek bir adam. | Open Subtitles | وها هو ، إنه رجل حقيقي لديه وظيفة حقيقية و .. تأمين صحيّ |
| Bu Sağlığa uygun işte. | Open Subtitles | هــذا أمــر صحيّ |
| Çok sağIıklı bir durum. | Open Subtitles | إنه وضع صحيّ وصادق. |
| 183 yolcu ülke içindeki bir karantina tesisine yerleştirilerek incelemeye alındı. | Open Subtitles | ثمّ نُقل المسافرون الـ 183 إلى محجرٍ صحيّ خارجَ الولاية للفحص. |
| Başka şeylerle birlikte, gerçi o zamanlar, pek sağlıklı bir hayat sürmüyordum. | Open Subtitles | بالإضافة الي اشياء آخري لكني لم أكن أتبع اسلوب حياة صحيّ وقتها |
| İki takım arasında, kimilerine göre sağlıksız sayılabilecek ölçüde güçlü bir rekabet süregelmekte özellikle de teknik direktörler arasında. | Open Subtitles | دوماًماكانهناكتلاحمقوي، هذا ما قد يقوله البعض... تنافس غير صحيّ بين الفريقين... بين المدراء بالتحديد |
| Bu ürkütücü ve tamamen sağlıksız. Onları tutamıyorum! | Open Subtitles | هذا مخيف وغير صحيّ على الإطلاق. |
| Ayrıca bu, çok sağlıksız bir dürtü. | Open Subtitles | كما أنّه حافز غير صحيّ. |
| Bence stiles'a sağlıksız bir bağlılığın olduğunu itiraf etmen gerek. | Open Subtitles | أعتقد أنّ عليكِ الاعتراف بأنّ تعلّقكِ بـ(ستايلز) غير صحيّ. |
| Hayır, ortada bir yanlışlık var. Elbette sağlık sigortamız var. | Open Subtitles | لا، يوجد خطأ فحسب بالطبع لدينا تأمين صحيّ |
| Önümüzdeki haftalarda hastalıkları da kapsayan sağlık sigortası, ve el giyotini olmayan dilek kutusu gibi yenilikler getireceğiz. | Open Subtitles | خلال الأسابيع القادمة سنقدم تأمين صحيّ لكم وقمنا بوضع صندوق للإقتراحات بدل مكان معطّر الأيادي |
| Artık sağlık sigortam var. Pansiyonda çalışıyorum. | Open Subtitles | أصبح لديّ تأمين صحيّ ومنزل للضيوف |
| Polislerin sağlık sigortaları iyi mi? | Open Subtitles | هل الشرطيون لديهم تأمين صحيّ جيّد؟ -ماذا؟ |
| Yediğim kaba sıçma Charile. Sağlığa zararlı. | Open Subtitles | لا تتغوط حيث آكل، (تشارلي) إنه أمرٌ غير صحيّ |
| Sağlığa iyi gelir. | Open Subtitles | إنه صحيّ. |
| Sonunda sağIıklı bir şey! | Open Subtitles | شئٌ صحيّ |
| Gezegenin karantina altında, konunun da gizli olduğunu bilgilerinize arz ederim. | Open Subtitles | لتعدّوه كوكب مَحْجر صحيّ وموضوع محظور مناقشته. |
| Ölümcül bir hastalığa yakalandığın için iki hafta karantina altında kalacağın gerçeğini düşünmezsek, kesinlikle! | Open Subtitles | إن استثنيت جزئية أنك تحت حجز صحيّ لمدة أسبوعين لأنك تعرّضت لجرثومة مرض مميت فـ بالطبع |
| Bununla birlikte artrite karşı en iyi savunma hayattaki tercihlerimiz. Eklemlerdeki baskıyı azaltmak için sağlıklı bir kiloda olmak, yoga ve bisiklet sürmek gibi hafif sporlar yapmak, sigara içmemek gibi. | TED | حالياً، فإن بعض أفضل أساليب دفاعنا ضد التهاب المفاصل تتمثل بأنماط حياتنا: ضمانُ وزنٍ صحيّ لتخفيف الضغط على المفاصل، ممارسةٌ أقل لتمرينات شديدة الوطأة مثل اليوغا أو ركوب الدراجة، وتجنب التدخين. |