| Dürüst olmak konusunda katı bir tavır takınmıştık ve bu beraberinde, bizi bazı konularda incinmeye açık bir hâle de getiriyordu. | TED | اتبعنا سياسة صرامة على أن نكون صادقين، وجاء ذلك أيضًا مع انكشاف معين، نقاط الضعف المكشوفة. |
| Sen bir komutansın. Astlarına karşı katı olmalısın. | Open Subtitles | انت مسؤولة هنا و يجب ان تكوني اكثر صرامة مع الاخرين |
| Eyaletin en katı ve yüksek korumalı bir hapishanesinde 10 yıla mahkum edilir. | Open Subtitles | وأُعطيَ 10 سنوات سجن الحراسة المشدّدة الأكثر صرامة |
| Yine buradaki nokta sert durmaya karşı olmak değil. | TED | لا يتعارض المغزى مع أن نصبح أقوى أو أكثر صرامة. |
| deriz. Sanki sizden önceki kuşakların aklına hiç sert durma fikri gelmemiş gibi. | TED | وكأن نفس الشيء لم يحدث أبدًا لمن سبقوك، هذه الفكرة بأن نصبح أكثر صرامة. |
| Nasıl? Yerel topluluklarla, onların tarım ve ekonomisine yatırımla, daha dikkatli bir şekilde gözlemleyerek, kanunları daha da sıkı bir şekilde uygulayarak. | TED | كيف؟ بتدخل السكان المحليين، باستثمارهم في فلاحتهم واقتصادهم، بمراقبة أكثر حذرًا، وبتنفيذ القانون بأكثر صرامة. |
| Kureyşliler artık Hz. Muhammed ve takipçileri üzerinde daha sıkı yasaklamalara gitmişlerdir. | Open Subtitles | قريش الآن تفرض عقوبات اكثر صرامة على محمد وأتباعه |
| Ancak unvanımı herkesten daha dayanıklı ve istekli olarak kazandım. | Open Subtitles | ولكنني حصلت على لقب بلدي إلى حد ما من خلال كونها أكثر صرامة و جائع من أي شخص آخر. |
| Niles'ın hastalarıyla daha katı sınırlar koyması gerekiyor. | Open Subtitles | تَحتاجُ النيل للبَدْء الحدود الأكثر صرامة مَع مرضاه. |
| Bunu daha önce konuşmuştuk. Daha katı olman gerekiyor. | Open Subtitles | لقد تحدثنا عن هذا من قبل عليك أن تكوني أكثر صرامة |
| Kasaba ülkedeki en katı atık su kanunlarını koydu. | Open Subtitles | البلدة وضعت اكثر قوانين مياه الصرف صرامة فى البلاد |
| Çocuklarla daha katı mı olmalıyız? | Open Subtitles | هل تظنين أنه يجب أن نكون أكثر صرامة مع الأولاد ؟ |
| Daha katı yönetmeliğe ihtiyacımız var. | Open Subtitles | رقابة القرض الائتماني نحتاج إلى تشريعات أكثر صرامة |
| Ama amacımız işler orada karışmaya başladığından ticaret anlaşmalarımızı katı çevre yasalarıyla bağdaştırmak. | Open Subtitles | لكن الهدف هو ربط إتفاقيات تجارتنا بقوانين بيئية أكثر صرامة بما أن الأمور فوضى هناك |
| Ne de olsa, böylesine sert yönetilmesi gereken büyük bir şirket, ...genç bir adam için bile, stres dolu olabiliyor. | Open Subtitles | لكن ادارة مجموعة شركات كثيرة تحتاج لمتابعة صرامة ومرهقة, حتى لشاب. |
| Kendime dikkat etmek zorundaydım ve eskisinden daha sert olmalıydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أهتم أكثر بنفسي و أكون أكثر صرامة من ذي قبل |
| Biraz sert ol, Tarrlok. Bu işte merhamere yer yok. | Open Subtitles | كن صارماً تورلوك . يجب ان تكون أكثر صرامة من هذا |
| - Daha sert önlemler almamızın zamanı geldi galiba. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لتبدأي اللجوء لإجراءات أكثر صرامة ليس بعد |
| Bu ara aktris Cheon Song Yi yüzünden yabancıların giriş çıkışına sıkı ihtimam gösteriliyor. | Open Subtitles | تلك الفوضى التى تحصل بسبب الممثلة تشو سونج اى بسبب ذلك ضوابط دخول الزوار أصبحت أكثر صرامة جدا و بالتالى |
| O zamandan sonra da Kakashi babasıyla ilgili tek bir kelime bile etmeden kurallara ve yönetmeliğe sıkı sıkıya bağlandı. | Open Subtitles | لم ينطق كاكاشي بكلمةٍ واحدة حول والده وبدأ التقيد بكل صرامة إلى كل قانون وقاعدة |
| Kullanılan makine ne kadar tehlikeliyse, yapılan testler de o kadar sıkı olmalı. | Open Subtitles | عند أخطر الآلات، يجب أن يكون هناك اختبارات أكثر صرامة. |
| Eğer o güvenlik androidi savunma modeliyse benden bile daha dayanıklı olacak ve ben senin kıçını kolayca tekmelemiştim hatırlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | إذا كان هذا الأمن الروبوت هو نموذج الدفاع، وقال انه سوف يكون أكثر صرامة من أنا. ولم يكن لدي أي مشكلة ركل الحمار الخاص بك. |