| Kötü niyetli kötü insanlardan biri miydim emin değilim, fakat bu hikayenin yanıma kâr kalması benim için zordu. | TED | لست متأكداً إن كنت الشخص السيء بمعنى أن لدي نيّة شريرة، لكنّه كان صعبًا علي أن أنصرف عن هذه القصة. |
| Düşünümekten bitap düştüm. O kadar zordu ki bir deri bir kemik kaldım. | TED | لقد كان الأمر صعبًا جدًا لدرجة أني أصبحت بهذا النحف. |
| Bugün senin için zor olacak biliyorum. Annem yanında olmadan. | Open Subtitles | أعلم أن اليوم سيكون صعبًا عليك بدون وجود أمي بجانبك. |
| Bizim gemiyi yörüngeden çıkarabileceğimizi düşündülerse o kadar da zor değildir. | Open Subtitles | حسنًا، هيّا، إن كانت البعثة تعتقد أنّ بإمكاننا إبعاد المركبة عن المدار، لن يكون الأمر صعبًا. |
| Karşı gelmek ne kadar zordur bilemezsiniz. Herkes kendini bırakır. | Open Subtitles | لا تعلموا كم هو صعبًا عدم الاستسلام كلهم خلافي استسلموا |
| Üniversiteye alışmak Marlon için zor oldu, özellikle de ailemizi kaybettikten sonra. | Open Subtitles | لقد كان صعبًا على مارلون أن يتلاءم مع الكلية خاصةً بعد أن فقدنا والدَيْنا |
| Doğrudan iletişim ve net beklentiler, yapılacak iş ne kadar zor olsa da. | TED | التواصل المباشر والتوقعات الواضحة، حتى عندما يكون الموضوع صعبًا |
| Bu yüzden bütün bir kitabı boyunca güneş sistemindeki gezegenlerin arasında müzikal bir harmoni arayıp durdu ve bu gerçekten çok zordu. | TED | وقد كتب كتابًا كاملًا يبحث فيه عن وجود موسيقى متناغمة بين كواكب المجموعة الشمسية وكان عملًا صعبًا جدًا، جدًا. |
| Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, insanlar on yıllarca kasın büyüleyici becerilerini taklit etmeyi denedi fakat bu çok zordu. | TED | ليسَ بالأمرِ المفاجئِ أنّ الناس قد حاولوا لعقودٍ طويلة استنساخَ قدراتِ العضلاتِ المذهلة، لكنَّ الأمرَ كان صعبًا جدًا. |
| - Evet, ama buraya geldiniz, ki... - ... sizin için zordu. | Open Subtitles | نعم ، لكنكِ جئتي إلى هنا وهذا الأمر كان صعبًا عليكِ |
| Yeni konumundan ötürü rahatlamış olmalısın. Sanırım son olanlar oldukça zordu. | Open Subtitles | .لا بدّ أنّكَ مرتاح لحصولكَ على تلك النّوبة الجديدة .ذلك الأمر الأخير كان صعبًا جدًّا |
| Gerçek dünyadaki kokunu kopyalamak oldukça zordu. | Open Subtitles | صنع رائحة مماثلة لخاصتك من العالم الحقيقيّ كان صعبًا |
| Yeni işime başladığımda, buraya bu kadar sık gelmek benim için zor olacak. | Open Subtitles | حالما أبدأ عملي الجديد.. سيكون صعبًا علي أن آتي إلى هنا مثل الآن |
| Babam tarafından kabul edilmek benim için zor oluyordu. | Open Subtitles | كان صعبًا مني أن يشعر أبي بالإستحسان منّي |
| O da bana mektupları gösterdi. Oradan gerisi çok da zor olmadı. | Open Subtitles | ولقد أراني الخطابات، وما كان استنتاج موقعه صعبًا بعد ذلك. |
| Boşanmaları senin için çok zordur, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أن الطلاق كان صعبًا جدًا عليك , أليس كذلك ؟ |
| Hiçbir zaman itiraf edemese de yokluğun özellikle onun için çok zor oldu. | Open Subtitles | غيابك كان صعبًا عليه بشكل خاص. رغم أنّه لن يعترف بذلك بتاتًا. |
| İşte kalp kırıklığının bu kadar zor iyileşmesinin sebebi bu. | TED | هذا ما يجعل التعافي من تحطم القلب صعبًا للغاية. |
| Kolay olmadığının farkındayım ama bu kadar zorsa... | Open Subtitles | أتفهّم ان هذا لم يكن سهلًا. ولكن إن كان صعبًا جدًا، |
| Bence bu zor bir soruya mahal veriyor: Girişimcilikle bizim amacımız nedir? | TED | وأظن أن هذا يثير سؤالًا صعبًا: ما هو هدفنا من ريادة الأعمال؟ |
| - Webcam'i açıktı. Pekâlâ, bakın, Bunun zor olacağını hepimiz biliyorduk. | Open Subtitles | حسنٌ أضغي، جميعنا نعلم أنّ هذا سيكون صعبًا |
| Ailen olduğu zaman iş zorlaşıyor. | Open Subtitles | حينما يصبح لديكِ أسرة، فيكون صعبًا بعض الشيء. |
| Cesetleri ortadan kaldırmak için gereken aletleri bulması çok zor olmamalı. | Open Subtitles | لن يكون صعبًا عليه الحصول على مواد تجعل الجثث تختفي تمامًا. |
| Yani sivrisinek larvalarını kontrol etmek istiyorsanız, onları bulmak gerçekten oldukça zor olabilir. | TED | وهكذا، إذا أردت السيطرة على يرقات البعوض، ففي الواقع سيكون الأمر صعبًا جدًا. |