| Filmi çekerken çok zor anlarımız oldu ama böyle bir günü de hiç hayal etmemiştim. | Open Subtitles | لقد كانت هناك لحضات صعيبة في اخراج هذا الفلم ولكن لم أحلم ان هذا اليوم سيتحقق |
| Bunun sizin için zor olduğunu biliyorum çocuklar. | Open Subtitles | أعرف أن الأجواء صعيبة بالخارج هنا، يا شباب |
| Çok zor bir şey yaşadın ve sen bir kurbansın. | Open Subtitles | لقد مررتِ بظروف صعيبة وأنتِ ضحية |
| Evde benim için durumlar zor. | Open Subtitles | اوقات صعيبة تمر بالمنزل الان |
| Evet, zor zamanlar. | Open Subtitles | نعم ، أوقات صعيبة |
| Rebecca Newberger Goldstein: Mantık, zor zamanlar geçirmiş gibi gözüküyor: Popüler kültür aptallığı derinleştiriyor ve politik söylemler de dibe doğru giden bir yarış hâlini aldı. | TED | ستيفن بينكر: حسنًا ريبكا نيوبيرغر غولدستين: يبدو أن المنطق سقط في اوقات صعيبة الثقافة العامة تتدنى في أعماق الغباء ( دمبث: نظرية صاغها الن ستيفن) والحديث السياسي اصبح سباقًا إلى القاع. |