| Lütfen bana vurma! Sadece arkadaşlarımın önünde sert görünmeye çalışıyordum! | Open Subtitles | أرجوك لا تؤذيني كنت أحاول أن أبدو صلباً أمام أصدقائي |
| Vicdansız olduğumu düşünme. Benim pozisyonumda, insan sert olmaya çalışmalı. | Open Subtitles | . لا تظن أنني قاسي القلب المرأ في موقعي عليه أن يبدو صلباً |
| Bir demir gibi sert olmak istiyorsan, önce yatan at hareketini öğrenmelisin. | Open Subtitles | لتكون صلباً كالحديد، عليك تعلّم بادئ الأمر وضعية الحصان المستلقي |
| Alevlerin katı olmadığı ortada, sıvı da değiller. | TED | اللهيب ليس صلباً كما هو واضح، ولا سائل. |
| Derler ki, sağlam bir evliliğin varsa her zorluğun üstesinden gelebilirsin. | Open Subtitles | يقولون أن المرء يستطيع تجاوز أيّ محنة لو كان زواجه صلباً |
| Ejderhanın derisi demir kadar sertti. Silahlarımız işe yaramadı. | Open Subtitles | كان مخبأ التنين صلباً كالحديد ولم تنفع أسلحتنا ضده |
| Yirmi küsûr yılda gerçekleşse de, havası boşalmış bu buz öyle katı ki, en sert kayayı alt edebilir. | Open Subtitles | شبه الشّفّاف قد تحتاج إلى 20 عاماً أو أكثر ولكن الآن وقد أُزيل الهواء أصبح هذا الجليد صلباً كفاية ليصبح أصلب من الصّخر |
| Hey bebeğim, daha sert bir şeyler kullanabilirsin. | Open Subtitles | .حبيبتي, تبدين وكأنك إستخدمتي مثبتاً صلباً |
| Steril bir ortam oluşturmamız gerekiyor. sert bir yüzey bulun ve bol suyla yıkayın. | Open Subtitles | علينا إنشاء بيئة معقّمة جدوا سطحاً صلباً واغسلوه |
| Eğer gerçekten intikam istiyorsan, çok sert olmalısın. | Open Subtitles | إذا كنتَ تريد حقاً الإنتقام فعليك أن تكون صلباً |
| Bir şüphelileri varmış ve sert biriymiş. | Open Subtitles | ،كان لديهم مشتبه به كان وغداً سافلاً صلباً |
| İçeri sert ve kuru olarak girip yumuşak ve ıslak çıkan şey nedir? | Open Subtitles | ما الذي يدخل صلباً وقاسياً ويخرج ليناً ورطباً؟ |
| Bak ayağını şuraya koy dedi, ayak parmağımı suya soktum ve katı bir şeyler hissettim. | Open Subtitles | فقالَانظر ضِعْ قدمَكَ هنا و بعدين دبيت إصبعَ قدمي في الماءِ فبَدا لي صلباً |
| "katı olmak zorundaydınız. Kendinize 'Hayatta kalmalıyım' diyebilmek için..." | Open Subtitles | أنت يجب عليك أن تكون صلباً و يجب أن تكون ذو إرادة قوية |
| Veya kenardaki bariyerler yeterince sağlam değilmiş. | Open Subtitles | لا يوجد به أيّ مشكلة ماذا إن كان سياج الحماية ليس صلباً بما يكفي؟ |
| sağlam olamıyorsan, sağlam gibi görünmelisin | Open Subtitles | إذا لم تقدر أن تتصرف بصلابة, عليك أن تبدو صلباً. |
| Korkma. Taş gibi sağlam. | Open Subtitles | أنت تقلقين كثيراً هذا المكان صلباً كالصخرة |
| Ejderhanın derisi demir kadar sertti. Silahlarımız işe yaramadı. | Open Subtitles | كان مخبأ التنين صلباً كالحديد ولم تنفع أسلحتنا ضده |
| Çetin biri, ama yelkenleri suya indirdi yine de. | Open Subtitles | لقد كانَ صلباً ولكنَّهُ قد إقتنعَ |
| Orada müdahale etmeye çalıştıkları seçimler sırasında, Fransa'nın şimdiki başkanı, Emmanuel Macron, çok sıkı bir duruş sergiledi ve doğrudan karşısına çıktı, Merkel'in yaptığı gibi. | TED | خلال الإنتخابات هناك، عندما حاولوا التدخل، الرئيس الفرنسي الحالي ، إيمانويل ماكرون، إتخذ موقفا صلباً وواجه الأمر مباشرة، كذلك فعلت انجيلا ميركل. |
| Sanırım sana karşı biraz serttim. | Open Subtitles | أعتقد أنني كنت صلباً عليك |
| Evet kalınlaşıyor. | Open Subtitles | إنّه يغلظ، خلال بضعة دقائق، سيكون صلباً بالحجرة، |