| Julia Roberts'ın yediği, dua ettiği, sevdiği filan hani... | Open Subtitles | هل أكلت جوليا روبرت أم حبّت أم صلّت أم ماذا فعلت؟ |
| Büyükannem bizim için dua ettiğini söyledi. | Open Subtitles | صلّت جدّتي صلاة استثنائية لأجلنا |
| Madeleine'in, çok uzun süre önce ölmüş olduğundan tanımıyor olması gereken kadının mezarına dua etmeye geldiği Mission Dolores kilisesinin mezarlığına varıncaya kadar. | Open Subtitles | حتى للمقبرة في "ميشين دولوريس" (حيث صلّت (مادلين عند قبر سيدة ماتت منذ زمن طويل والتي لم تكن تعرفها |
| Yardım için dua etmeye başladı. Kral ne yaptı... | Open Subtitles | لذلك صلّت إلى الرّب ليسـاعدها |
| Bunun olması için dua ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول إنها صلّت لحدوث هذا |
| dua etti. | Open Subtitles | لقد صلّت |