| - Bu bir kutu değil ki. Bir tahta parçası. | Open Subtitles | لا أظن أنه صندوق على الإطلاق أعتقد أنها قطعة خشبية صلبة سوداء |
| Bugün işe gittim bana kalp şeklinde bir kutu çikolata göndermiş. | Open Subtitles | لقد كان هذا منذ فتره اليوم عندما ذهبت للعمل أرسل ألى شيكولاته فى صندوق على شكل قلب أليست هذه قصه جيده؟ |
| Sanırım TED'lilere bir kutu içinde veriliyorlardı, bir DVD seti kutusu. Bu kutuyu alıp rafa kaldırıyordunuz, herhalde hala orada duruyordur. | TED | أعتقد بأنها كانت تعطى للمشاركين في صندوق على شكل مجموعة من أقراص الفيديو الرقمية التي كانوا يضعونها على أرفههم, حيث هي الان. |
| Aslında, onu yol kenarında bir kutunun içinde buldum. | Open Subtitles | قى الحقيقة وجدته فى صندوق على جانب الطريق |
| Büyükelçinin masasındaki bir kutunun içindeydi. | Open Subtitles | كان في صندوق على مكتب السفير |
| Dolabın üst rafında bir kutu var. | Open Subtitles | هناك صندوق على الرف العلوي في الخزانة. |
| bir kutu birine neden yalan söylesin ki? | Open Subtitles | ولم قد يكذب صندوق على شخص؟ |
| Sağında bir kutu var. | Open Subtitles | هنالك صندوق على يمينك |
| Yatağın üstünde bir kutu vardı. | Open Subtitles | كان هناك صندوق على السرير |
| En sonunda Sue kafasına bir kutu giydi. | Open Subtitles | أقنعت (سو) أخيراً بإرتداء صندوق على رأسها. |
| Kumun üzerinde bir kutu duruyor. | Open Subtitles | وثمّة صندوق على الرمال. |
| Kumda bir kutu var. | Open Subtitles | وثمّة صندوق على الرمال. |