| O eski bir resim. | Open Subtitles | إنَها صورة قديمة إنَها لن تجلب لك شيئاً سوى التعاسة |
| iste Jackie Costigan. Bu eski bir resim. Jackie sonunda belasini buldu. | Open Subtitles | هذا جاكي كوستيغان هذه صورة قديمة |
| O benim. eski bir resim. | Open Subtitles | هذا أنا إنها صورة قديمة فحسب |
| eski bir fotoğrafı arıyoruz. | Open Subtitles | نبحث عن صورة قديمة |
| Burada Annie Sewell'in eski bir fotoğrafı yok muydu? | Open Subtitles | ألم يكن لدينا صورة قديمة لـ(آني سويل) هُنا؟ |
| Sen de annenin eski bir resmi var, bende ise babamın. | Open Subtitles | و انت لديك صورة قديمة لامك و انا لدي صورة قديمة لأبي |
| Ya çok Eski bir fotoğraf ya da üvey annen. | Open Subtitles | إما تكون صورة قديمة جداً أو أنها زوجة أبيك |
| BU çok eski bir fotoğrafım, taaa modellik günlerimden kalma. | Open Subtitles | وهذه صورة قديمة من أيام عرضي للأزياء |
| eski bir fotoğrafını mı yüklemiştin? | Open Subtitles | ما الذي فعلته ؟ هل وضعت صورة قديمة لنفسك؟ |
| O benim. eski bir resim. | Open Subtitles | هذا أنا إنها صورة قديمة فحسب |
| Bu eski bir resim mi? | Open Subtitles | هل هذه صورة قديمة ؟ |
| eski bir resim görmüşsün. | Open Subtitles | أنت قلت صورة قديمة |
| - Bu eski bir resim. | Open Subtitles | -أنها صورة قديمة |
| - Sadece eski bir resim. | Open Subtitles | -إنها صورة قديمة |
| Üstünde eski bir resmi var. | Open Subtitles | وحصلت على صورة قديمة له على ذلك. |
| Yemin edebilirim ki Eski bir fotoğraf vardı. | Open Subtitles | أستطيع أن أقسم بأننا أخذنا صورة قديمة معاً |
| Gördüğün gibi, eski bir fotoğrafım. | Open Subtitles | ،كما ترى .إنها صورة قديمة لي |
| Biliyormusun senle karının eski bir fotoğrafını gördüm. | Open Subtitles | رأيت صورة قديمة لك ولزوجتك |