| 150 kilometrelik alanda sadece üç eczanede var. Ve ilacı alan sadece tek bir hasta var. | Open Subtitles | هناك 3 صيدليات تمتلكه في نطاق مئة ميل، و مريض واحد فقط يتناوله. |
| Amerika'nın her yerinde her eczanede satılıyordu. | Open Subtitles | مازال يباع في كل صيدلية من صيدليات امريكا. |
| Her neyse, ilaç şehirde sadece üç eczanede satılıyor. | Open Subtitles | على أي حال، الدواء يباع فقط في ثلاث صيدليات بالمدينة |
| Hemen her köşe başında ot satan eczaneler var artık, görmedin mi? | Open Subtitles | أترى صيدليات المخدرات في كل زاوية؟ |
| Özel hastaneler, eczaneler! | Open Subtitles | مستشفيات خاصة .. صيدليات .. |
| Atina Havaalanında turistlere ateş etmek, Amsterdam'da eczaneleri havaya uçurmak. | Open Subtitles | اطلاق النار على سياح في مطار اثينا صيدليات عدة بتنفجر في امستردام |
| 2000 km içindeki sadece üç eczanede hidro var. | Open Subtitles | فقط ثلاث صيدليات في نطاق 1200 ميل لديهم هذا المخدر ومن بينها ... |
| Müvekkilim Bayan Edison kimi eczaneleri soydu, evet bazı eczacıları bıçakladı ama en büyük suçtan böyle güzel birinin toplumdan soyutlanmasından bahsedelim. | Open Subtitles | (موكلتي الأنسة (إديسون قامت بسرقة عدة صيدليات و نعم لقد قامت بطعن عدداً من الصيلديين و لكن فلنتحدث عن الجريمة الأعظم |