| - Biliyorsun, paramız yok. - Para olmasına gerek yok. | Open Subtitles | أنت تعرف أننا لا نملك أية نقود لا ضرورة لأن تراهن بنقود |
| Hepinizin bu eve gelmesine gerek yok. | Open Subtitles | ليس هناك ضرورة لأن تأتوا جميعكم |
| Ama bana teşekkür etmene gerek yok. | Open Subtitles | لكن ليس هنالك ضرورة لأن تشكرني |
| İstemediğin şeyler yapılmak zorunda değil. | Open Subtitles | لعلمك، ليس هناك ضرورة لأن يصيبك أي مكروه. |
| Başkanı olmak zorunda değil. | Open Subtitles | لا ضرورة لأن أكون المدير الفني. |
| Binlerce adamın ölmesine gerek yok. | Open Subtitles | لا ضرورة لأن يموت آلاف الرجال. |
| Şövalye ilan edildim diye sör demenize gerek yok. | Open Subtitles | لا ضرورة لأن تدعوني بـ"سير" لأنّي مُعيّنٌ كفارسُ فحسب. |
| Dövüşmek için öfkeye gerek yok. | Open Subtitles | rlm; لا ضرورة لأن تكون غاضباً لتلاكم. |
| Bilmesine gerek yok. | Open Subtitles | لا ضرورة لأن تعلم. |
| - Janey hakkında konuşmana gerek yok. | Open Subtitles | -لا ضرورة لأن تتكلم عن جاني |
| Tamam, bana söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً، لا ضرورة لأن تخبرني |
| Artık adım Kara, hiç kimse gerçeği bilmek zorunda değil. | Open Subtitles | أصبح اسمي (كارا) الآن لذا لا ضرورة لأن يعرف أحد الحقيقة |
| - Olmak zorunda değil. | Open Subtitles | -لا ضرورة لأن يكفي |