| - Bu sinyal olmalı. Burada 320 km boyunca alçak basınç alanı yok. | Open Subtitles | ليس هناك منطقة ضغطِ منخفضةِ من ضمن 200 ميلِ هنا. |
| Ekibe doğru büyük bir alçak basınç sistemi yaklaşıyor. | Open Subtitles | نظام ضغطِ منخفضِ هائلِ يَقتربُ من الطّاقم |
| Kuzeybatı'dan gelen alçak basınç sistemi var. | Open Subtitles | هناك نظام ضغطِ منخفضِ قادم مِنْ المنطقة الشمالية الغربيةِ. |
| basınç kaybı düzeltildi. | Open Subtitles | حاسوب: خسارة ضغطِ مستقرّةُ. |
| Hafif bir baskı yapan pansuman uygulayabilirim. | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أُسلّطَ ضماد ضغطِ طفيفِ. |
| Bu da anne ve babalar üzerinde büyük bir baskı oluşturur. | Open Subtitles | وهذا يَضِعُ ضغطِ على الأباءِ الى حين عوة الامهات. |
| Yüksek basınç akışına giriyoruz. | Open Subtitles | نحن نتجه نحو تدفق ضغطِ عاليِ. |
| Motorla ilgili bir şeyler olabilir ama herhangi bir baskı bunu gerçekten çalıştıramaz. | Open Subtitles | قَدْ يَكُون شـيئاً مؤقتـاً بالمحرّكِ, لكن بدون ضغطِ لايُمـكنك فعل شيئ. |
| Yani, burada hepimiz bir baskı altındayız, ancak... | Open Subtitles | هو فقط a نظرية. أَعْني، كلنا تحت الكثير ضغطِ هنا، لكن... |