| Her şey kontrol ve denetim altında Parlak ışık altında gözden geçirilmiş, ölümüne incelenmiş. | Open Subtitles | كل شيء تحت السيطرة و الإشراف يتم إختباره تحت ضوء ساطع يختبر حتى الموت |
| Parlak ışığı, yani kurtuluşu arıyorduk. Parlak ışık. | Open Subtitles | ملأى بالموتى و الجرحى باحثا عن ضوء ساطع.. |
| Ve neşeli haberlerle devam ediyoruz bugün National City'ye doğru gelen Parlak ışık komplo teorisyenlerini büyüledi. | Open Subtitles | وفي المزيد من الأخبار أرعن، ضوء ساطع ينظر المبحرة في السماء نحو ناشيونال سيتي أسيرا نظريات المؤامرة في وقت سابق اليوم. |
| Sonra ortaya elektronik aksamla çalışan her şeyi bozan parlak bir ışık çıktı. | Open Subtitles | و عندها كان هناك ضوء ساطع و اللذي أوقف جميع الإلكترونيات عن العمل |
| Depoda gelen aynanın paketini açıyordum sonra... parlak bir ışık. | Open Subtitles | كنت في المخزن أفتح غطاء المرآة و بعد ذلك ومضة ضوء ساطع |
| Bir gözümde parlak bir ışık var. Şimdi diğerinde. | Open Subtitles | أرى ضوء ساطع في العين الأولى والأن في الأخرى |
| Parlak ışık! | Open Subtitles | ضوء ساطع.. ضوء ساطع |
| Parlak ışık! Parlak ışık! | Open Subtitles | ضوء ساطع، ضوء ساطع |
| Parlak ışık. Bunlara ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | ضوء ساطع نحتاج إلى هذا |
| Parlak ışık! | Open Subtitles | ضوء ساطع.. |
| Parlak ışık! | Open Subtitles | ضوء ساطع |
| Diğer insanlar sadece parlak bir ışık görür. | Open Subtitles | في هذا الضوء و آخرون .يرون ضوء ساطع فقط |
| Yaralı yüzlü bir adam sonra parlak bir ışık. | Open Subtitles | كان رجلًا مع ندوبٍ في الوجه و ضوء ساطع |
| Ve hayat parlak bir ışık. Ya da ışığın bir parçası, öyle mi? | Open Subtitles | والحياة عبارة عن ضوء ساطع أو شعاع ضوء؟ |
| Ve hayat parlak bir ışık. Ya da ışığın bir parçası, öyle mi? | Open Subtitles | والحياة عبارة عن ضوء ساطع أو شعاع ضوء؟ |
| Şehrimizin üstünde parlak bir ışık vardı. | Open Subtitles | ثم , ضوء ساطع ... كالنجم .غطى المدينه |
| - Etrafına bak. Bir y erlerde parlak bir ışık olmalı. | Open Subtitles | انظرى حولك هناك ضوء ساطع خلفك |