| Gemide misafir olduğunuz için bu yatak sadece size ayrıldı. | Open Subtitles | لدينا هنا سرير لك بما أنك ضيف على ظهر المركب |
| Bu yüzden yüzlerce misafir içerisinde Victor'un kimliğini düzgün şekilde tespit etmek zorundayız. | Open Subtitles | ونحتاج أن نحصل علي شخصية حقيقية لفكتور من بين 200 الي 300 ضيف |
| Uruguay'daki bir ev sahibiyle kalan bir konuğumuz vardı ve kalp krizi yaşadı. | TED | كان لدينا ضيف أقام مع مضيف في أوروغواي، وقال أنه تعرض لنوبة قلبية. |
| Tamam, toplantıyı daimi üyelerimiz için açmadan önce ülke dışından bir misafirimiz var. | Open Subtitles | جسناً قبل انا اعطي المجال لاعضائنا الاعتياديين لدينا ضيف اخر من وراء البحار |
| Generallerimizden biri dizide konuk oyuncu olacak. Küçük ama önemli bir rol. | Open Subtitles | أحد جنرالاتنا سيحل ضيف شرف في المسلسل، إنه دور صغير، ولكنه محوري |
| Sizin Onur konuğu olup yılın süper kahramanı ödülünü almanızı bekliyoruz. | Open Subtitles | كُنا نتمنى أن تكون ضيف الشرف وتستلم جائزة بطل هذه السنة |
| Sana bir misafiri olacağını söyledi mi? | Open Subtitles | هل قالت لكِ شيئاً بشأن إنتظار ضيف أو ما شابه؟ |
| Ve bir misafir götürmeme izin verdiler Ama güzel giyinmen lazım | Open Subtitles | الأن ، انا مسموح لي بأن احضر ضيف واحد معي للدعوة |
| Şöyle ki, evde misafir var ve aslına bakarsan pek anlaşamıyorlar. | Open Subtitles | لدي ضيف منزل وهي نوعاَ ما تعاني مشكلة معه دعني أحزر |
| Bir teoriye göre de arabaya bomba yerleştirilirken bir misafir yargıcın dikkatini dağıtmış. | Open Subtitles | نظرية اخرى إستنتجناها أن هنالك ضيف أخر أشغل القاضِ بينما يتم زرع القنبلة |
| Bu akşamın onur konuğumuz ancak bizim hayallerimizde olabilecek bir dünyadan. | Open Subtitles | ضيف الشّرف لهذه الليلة ينحدر من عالمٍ بوسعنا أن نتخيله فحسب |
| Çok özel bir konuğumuz, şimdi içeriye girdi. | Open Subtitles | عِنْدَنا ضيف خاصّ جداً الذي سَاقِط بالإستوديو. |
| Şimdi, sayın konuğumuz Senatör Ernest Harrison. | Open Subtitles | والأن, ضيف الشرف, النائب إيرنيست هاريسون. |
| İster inan ister inanma yemek yapıyorum ve misafirimiz var. | Open Subtitles | أنا أطبخ صدّق أو لا تصدّق، و لدينا ضيف هنا |
| Mohammad bugün bizim misafirimiz. | Open Subtitles | محمد اليوم هو ضيف عندنا أستاذ.. أجلسه بجانبي |
| Deneme çekimi için sana bir konuk oyuncu rolü ayarladım. | Open Subtitles | أحضرت لك تجربة أداء لدور ضيف شرف فى مقدمة مسلسل |
| Ya da akşam yemeğine davetli bir konuk, yemekten sonra cüzdanını çıkartarak size yemeğin parasını ödemeyi teklif ederse, bu da fazlasıyla garip bir durum olur. | TED | أو إذا قام ضيف مدعو للعشاء بعد الوجبة باخراج محفظته وعرض دفع مبلغ الوجبة، ذلك يمكن أن يكون تصرف أخرق بالمثل. |
| Ben onur konuğu olmak istemiyorum. | Open Subtitles | حسنا ً , و لكننى لا أريد أن أكون ضيف الشرف |
| Brooklyn'de, Frank Anselmo'nun misafiri olursun. | Open Subtitles | عندما تذهب إلي بروكلين فتكون ضيف فرانك انسلمو |
| Anlayamamış olabilirsin ama burada hala misafirsin. | Open Subtitles | سواء تعلم ام لا.. فأنت ضيف هنا في المنزل |
| Değilsiniz. Burada konuğum | Open Subtitles | إسمعي أعلم أنني ضيف حافظ على صمته حتى الآن |
| Philadelphia'da misafirsiniz. Balığın ve misafirin kokusu üçüncü günden sonra çıkar. | Open Subtitles | أنت ضيف في "فيلاديفيا" فالضيوف والأسماك، تبدأ نتانتهم بعد ثلاثة ايام |
| Bunu, ben de kullanacağım ve hiçbir misafire izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | سأستخدمه كمكتب لي حتى لا أسمح لوجود أي ضيف |
| Bu gecenin onur konuğusun, sonuna kadar hak ettin. | Open Subtitles | أنت ضيف الشرف الليلة لأكثر من مجرد الأحساس الأجتماعى |
| Bir konukla uzun zamandır sabahın 2:30'una kadar zaman geçirmemiştim. | Open Subtitles | لا يمكن ان يذهب ضيف من البيت فى الساعة الثالثة فجرا انه وقت جميل |
| Ve şimdi, sahneye arkadaşlarımıza teşekkür etmek için baş konuğumuzu davet etmek istiyorum. | Open Subtitles | و الان ندعو ضيف حفلنا, الذى جاء ليشكر بنفسه ضيوفنا الكرام |
| Mary. ziyaretçin var. Acele et üzerini değiştir. | Open Subtitles | ماري، عندكِ ضيف أسرعي وارتدي ملابسك |
| Kaba etinizde istenmeyen misafiriniz varmış. | Open Subtitles | أرى لديك ضيف غير مرحب به على الخلفية الخاصة بك. |