| Neden bu kadar zorladığımı bilmiyorum. Sanki hıyarcıklı veba taşıyorum. | Open Subtitles | لا أدري لم أحاول جاهدة وكأني أعاني من طاعون معدي |
| - veba falan. Bilmiyorum. Önce terliyorlar sonra yıkılıp ölüyorlar. | Open Subtitles | طاعون أو ما شابه، لا أعرف إنهم يتعرقون ثم يموتون |
| vebanın ne olduğunu ve neden bir türün hıyarcıklı olduğunu anlamak istersiniz, diğeri farklı bir tür veba ve diğeri de farklı bir tür veba? | TED | تريدون أن تفهموا الطاعون و لماذا يكون طاعون دبلي، والآخر نوع مختلف من الطاعون والآخر نوع مختلف من الطاعون |
| Tamam mı? Eğer size deseydim ki bir salgın önümüzdeki sene 15,000 Amerikalıyı öldürecek, eğer bunun grip olduğunu bilmeseydiniz teleşlanırdınız. | TED | صحيح؟ لو قلت لك أن هناك طاعون سيقوم بقتل 15 ألف أمريكي العام القادم، ستكون منزعجاً اذا لم تعرف أن ذلك كان الأنفلونزاء. |
| Antonine vebası, 60'lı yılların ortasında Marcus Aurelius zamanında görülmüştü. | Open Subtitles | تفشى طاعون أنتناين في منتصف الستينات أثناء حكم ماركوس أوريليوس |
| İncil’de okuduğunuz çıban salgını çiçek hastalığıdır. | TED | عندما تقرأ الكتاب المقدس طاعون الدمامل، وهذا هو مرض الجدري. |
| Ve ben bunu sana verdim. O tarafa gitmeyin bayım. veba var. | Open Subtitles | وأنا أعطيتها لك لا تذهب في هذا الطريق سيدي هناك طاعون |
| Beni dinle o... çocuğu, Hayatımda veba gibiydin. Midemi bulandırıyorsun. | Open Subtitles | أنصت إليّ ، يا إبن العاهره لقد كنت طاعون في حياتي وكنت تَرْدُّني |
| Böcek ya da veba değiller, umut yaratıklarılar. | Open Subtitles | لَيسَوا حشرات أَو طاعون بل مخلوقات من الأمل |
| Angola'da mayıs ayında patlak veren pnömonik veba salgınında 319 kişi öldü. | Open Subtitles | 319شخصا ماتوا في أنغولا خلال إنتشار طاعون رئوي هناك. مجموع القتلى حوالي 319. |
| Kasabaya geliyorsun ve bu gelgit gibi bokluk dalgası da seni veba gibi takip ediyor. | Open Subtitles | لقد أتيت للمدينة، و موجة المصائب العاتية اللعينة هته، تابعة لكَ مثل طاعون لعين. |
| O tarafa gitmeyin bayım. veba var. | Open Subtitles | لا تذهب في هذا الطريق سيدي هناك طاعون |
| Dehşet bir veba Gümüş Şehri istila etti. | Open Subtitles | طاعون فظيع إجتاح المدينةُ الفضّيةُ. |
| Dört bacaklı yaratıklarda bir salgın görülecek. | Open Subtitles | سينتشر طاعون من الكائنات ذوى الأربع أرجل |
| Alliance screamerların her an yayılabilecek bir salgın olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد التحالف أن الصارخون طاعون على وشك الحدوث |
| Bütün gördüklerimiz, yoldaşlarımızın, arkadaşlarımızın ölümü vebanın ya da salgın hastalığın işi değildi. | Open Subtitles | ، ما رأيناه جميعا موت رفاقنا ، وأصدقائنا لم يكن طاعون ، أو نكبة |
| Tam 15 yıl boyunca Antonine vebası, Roma İmparatorluğu'nu perişan etmişti. | Open Subtitles | على مدار ال 15 عاما الماضية , دمر طاعون أنتوناين . الامبراطورية الرومانية |
| - O ve onun kocası grip salgını kurbanlarıyla yakın temastaydı. - Kapmış olabilir. | Open Subtitles | هي و زوجها كانوا متعرضين من مريض طاعون |
| Senden vebadan kaçar gibi kaçmam söylendi. - Neler oluyor? | Open Subtitles | لقد تم إخبارى أن أتجنبك و كأنك طاعون ، فما الخطب ؟ |
| "...ama dünyanın başına bela olacak." | Open Subtitles | ولكن سيطلق عليه طاعون هذه الأرض |
| Diyabet bir felaket. Yılda 4 milyon fazla kişiyi öldürüyor. | Open Subtitles | السكري طاعون منتشر يقتل أكثر من 4 ملايين في العام |
| Tüm bildiğimiz korkunç bir salgının Londra'yı silip süpürdüğü. | Open Subtitles | كُلّ نَعْرفُ بالتأكيد بأن طاعون فظيع يَكْتسُح لندن. |
| "Klaket." Bu da ne demek? | Open Subtitles | ؛(طاعون) ماذا يعنى هذا؟ |
| Yahudi eziyetinin sebep olduğu tüm afetleri ve vebayı yok edeceğim. | Open Subtitles | وسوف أغسل بلاء و طاعون اليهود. |