| Sadece, ikimizi annemle babamın yemek masasında otururken hayal ettim de. | Open Subtitles | تخيلتنا فقط نجلس أنا و أنت على طاولة الطعام مع والديَّ |
| Bak yemek masasında küfür edince neler oluyor. | Open Subtitles | ؟ تشوف فائدة الكلام الوقح على طاولة الطعام |
| Bana laf edeceğine masaya tabak koymayı öğren! | Open Subtitles | إذا كان ذلك ماتعتقدينه، ضعي طبقي على طاولة الطعام |
| 40 yıl önce masanın üzerinde doğduğum büyük babamın evine. | Open Subtitles | حيث كان يوجد به ,منزل جدى وبه قد ولدت منذ 40 عام . على طاولة الطعام |
| Eski yemek masası yokken yemek odası çok daha şık görünüyordu. | Open Subtitles | وبدون طاولة الطعام القديمة هناك أصبحت غرفة الطعام أنيقة نوعا ما |
| Ama on beş günde bir, bilgisayarlarını yemek masasının üzerine koyup kameralar karşısında Sao Paula'daki aileleriyle gerçekten yemek yerler. Ve bunu büyük bir olay haline getirirler. | TED | لكن مرة كل أسبوعين، يضعون الكمبيوتر في طاولة الطعام في الواقع، يسحبون الكاميرا ويتناولون الطعام مع أسرتهم في ساوباولو. ويحتفلون بالحدث الكبير. |
| Cidden, senin yüzünden masayı her hazırladığımda gözlerimden yaşlar akıyordu. | Open Subtitles | بسببك عندما أجهز طاولة الطعام للعشاء الدموع تستمر في السقوط |
| Bunu Yemek masasına koyacağım ki annen gelir gelmez görsün. | Open Subtitles | هذا حدث على طاولة الطعام لتشاهده والدتك عندما ترجع الى البيت |
| yemek masasında ne yapacağız? - Yemek yiyeceğiz. - Oturma odasındaki mobilyaları... | Open Subtitles | كيف ستضع طاولة الطعام في غرفة المعيشة أليس لدينا ما يكفي من الأثاث فيها ؟ |
| yemek masasında söylemek için biraz kaba değil mi? | Open Subtitles | هذه وقاحة لتقال على طاولة الطعام , ألا تظن ؟ |
| Söyle bana çünkü eğer öyleyse, bunu yemek masasında otururken, gitmiş olduğunu öğrenmek istemiyorum. | Open Subtitles | فقط اخبرني الان لانني لا اريد ان اعرف انك ذهبت وانا احضر طاولة الطعام |
| Kimmy, masaya senin için bir sandalye koyduruyorum. | Open Subtitles | كيمي لقد أضفت مقعدًا لكِ على طاولة الطعام |
| Merida, bir prenses silahlarını hiçbir şekilde masaya koymaz. | Open Subtitles | "ميريدا"، الأميرة لاتضع أسلحتها على طاولة الطعام |
| Onları aynı masanın etrafına toplayacağım. Dördünü birden. | Open Subtitles | اريد ان أعد لهم نفس طاولة الطعام التى اعتدنا عليها |
| Onları aynı masanın etrafına toplayacağım. Dördünü birden. | Open Subtitles | اريد ان أعد لهم نفس طاولة الطعام التى اعتدنا عليها |
| Oturma odasına yemek masası koyacağız, ha? | Open Subtitles | -حقاً ؟ ستضع طاولة الطعام في غرفة المعيشة ؟ |
| Bu yemek masası hakkında biraz bilgi verebilir misiniz acaba. | Open Subtitles | أيمكنني مساعدتكَ بشيء؟ - أجل - كنتُ أتساءل إن كان بوسعكِ إخباري بالقليل حول طاولة الطعام تلك |
| Eve gittiğimde o, yemek masasının altında saklanıyordu. | Open Subtitles | عندما دخلت للمنزل كان ... مختبئ تحت طاولة الطعام |
| - Demek yemek masasının üzerinde yemek olunca böyle görünüyormuş. | Open Subtitles | -حسنا هكذا تبدو طاولة الطعام يبدو الطعام فوقها |
| masayı kurdum patatesleri pişirdim... ve o evde değil. | Open Subtitles | جهزت طاولة الطعام وطبخت البطاطس ولم تأتي بعد |
| Yemek masasına tokmakla vuracağın anı bekler oldum. | Open Subtitles | وأبقى منتظرة لتبدأ بدق طاولة الطعام |
| Hey! Biz sofrada 'sikik' demeyiz, seni gidi küçük götveren! | Open Subtitles | نحن لا تقول تبّاً على طاولة الطعام أيّها السافل الصغير |