| Bu akşam bu yemek masasında bir sürü yalan söylendi. | Open Subtitles | لقد قبلت الكثير من الأكاذيب على طاولة العشاء هذه الليلة، |
| Belki benim gibi sizlere de yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir. | TED | ربما تربيتم، مثلي، على أنه لا يجب التطرق أبدًا إلى الجنس أو السياسة أو الدين على طاولة العشاء. |
| yemek masasında cinayetten söz etmeme asla izin vermez. | Open Subtitles | لا تدعني أتحدث مطلقًا عن جرائم القتل على طاولة العشاء |
| Yemek masasına çıplak oturduğu için özür dilerdi. | Open Subtitles | لقد كان يعتذر لجلوسه عارياً على طاولة العشاء |
| Bununla bütün bir yemek masasını zehirleyebilirsiniz. | Open Subtitles | انت سوف تسممين كل طاولة العشاء بهذا. |
| "Yemek masasındaki muhabbet çok coşkuluydu." | Open Subtitles | "كانت المحادثة مشوقة حول طاولة العشاء" |
| Bir pazar akşamı yemeğinde masada oturup sonsuza dek mutlu mesut yaşayacaktınız. | Open Subtitles | "جالسين حول طاولة العشاء يوم الأحد في سعادة لا تريم" |
| Yirmi dakika önce yemek masasında oturmuyor muyduk? | Open Subtitles | منذ عشرون دقيقة نحن كنا نجلس على طاولة العشاء, أليس كذلك؟ |
| Bana şantaj yapan, kardeşimin sırlarını yemek masasında ortaya çıkartan biriyle neden arkadaş olmak isteyeyim? | Open Subtitles | لماذا اريد ان اكون صديقة لأحد أبتزني يوما ما وتحدث عن أخي الاصغر على طاولة العشاء |
| Ailemin benimle yemek masasında nasıl konuştuğunun ne önemi var? | Open Subtitles | مالمهم بما يتحدث به والداي على طاولة العشاء, مفهوم؟ |
| Bana bunu yemek masasında sorduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | ولا أصدق أنك سألتني هذا على طاولة العشاء |
| Bunu şu anda, yemek masasında mı yapmamız... - ...gerekiyor? | Open Subtitles | هل نحن مضطرون لفعل ذلك على طاولة العشاء الآن؟ |
| Ben o konuya yemek masasında girmenin uygun olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن حقاً انهُ علينا أن نخوضَ في ذلك على طاولة العشاء |
| Bernard ve Catherine Hatchitt, yemek masasında Ecstasy ve metamfetaminin ölümcül etkisi olarak belirlenen sebep yüzünden kanayarak öldüler. | Open Subtitles | بيرنارد و كاثرين هاتشيت نزفا حتى الموت على طاولة العشاء في ما وصف على انه رد فعل قاتل لعقار النشوة و الميثامفيتامين |
| Kocasını; yemek masasında devlet karşıtı bir söz ettiği için polise şikayet eden bir kadın duydum. | Open Subtitles | سمعت مؤخراً أن زوجة قامت بتبليغ الشرطة عن زوجها لقوله كلام غير وطني على طاولة العشاء. |
| Artık düşmanlarımızı yemek masasında mı ağırlıyoruz? | Open Subtitles | هل نرحّب بأعدائنا على طاولة العشاء الآن؟ |
| Akşam Yemek masasına ter içinde gelirdi. | Open Subtitles | كان يأتي الى طاولة العشاء وهو يتصبب عرقاً |
| Seni Yemek masasına buyur ediyorum. | Open Subtitles | أنني أدعوك للجلوس على طاولة العشاء. |
| Silk, yemek masasını hazırlamada bana yardım edebilir misin? | Open Subtitles | سيلك" من فضلك قم بتجهيز طاولة العشاء" |
| Ya da Yemek masasındaki 11 Eylül yorumunu tol ere etmek. | Open Subtitles | أو تحمل سماع أية تعليق عن أحداث 11 سبتمبر... ونحن على طاولة العشاء." |
| Bir pazar akşamı yemeğinde masada oturup sonsuza dek mutlu mesut yaşayacaktınız. Hayır. | Open Subtitles | "جالسين حول طاولة العشاء يوم الأحد في سعادة لا تريم" |