| Bayan Babcock, doktorun ofisinde olan hiçbir şey kişisel değildir. | Open Subtitles | الآنسة. ، لا شيء الذي يَحْدثُ في مكتب طبيبِ شخصيُ. |
| Muayenehanemi kapatmadan önce genç bir doktorun ilgisini çeker mi diye bakmak istiyorum. | Open Subtitles | قبل أن أغلق عيادتي، أود أن أتفقدّ ما إذ كانت لا تلاقٍ إهتمام أي طبيبِ شاب |
| Çünkü seans ortamında doktorun empatisi romantik bir ilgi olarak algılanabilir. | Open Subtitles | تَرى، في a مكان علاجّي، a تعاطف طبيبِ يُمكنُ أَنْ يَكُونَ أساءَ فهم كإهتمام رومانسي، |
| Bir doktorun işi asla bitmez. | Open Subtitles | أي عمل طبيبِ مَا عَملَ. |
| Çünkü dişçiye her gidişimde biri ölüyor. | Open Subtitles | لأن كُلَّ مَرَّةٍ أَذْهبُ إلى طبيبِ الأسنان، شخص ما يَمُوتُ. |
| Wendy West'in dişçiye gittiği sahnede. | Open Subtitles | هي في المشهدِ حيث ويندي يَذْهبُ إلى طبيبِ الأسنان غرباً |
| Demek ki o yüzden, dişçiye gittiğinde onu uyutmuyorlar. | Open Subtitles | ولِهذا هم لَنْ ضِعْه للنَوْم في طبيبِ الأسنان. |
| dişçiye gidene kadar fark etmiyor bile. | Open Subtitles | .إنه لم يدركُ ذلك حتى ذهب إلى طبيبِ الأسنان |