| Evet, nefesi normale döndü, ben de ona buradan şeker alıyordum. | Open Subtitles | أجل لقد عاد إلى طبيعته لذا أنا احضر له هذه الحلوى |
| Evet, nefesi normale döndü, ben de ona buradan şeker alıyordum. | Open Subtitles | أجل لقد عاد إلى طبيعته لذا أنا احضر له هذه الحلوى |
| Tahminimce bu onun doğasında vardı. | Open Subtitles | وهذا جزء من طبيعته على ما أعتقد فهو بطبيعته شخص حذر |
| Ailesi orada olacak ve herkesin gözü önünde ifade verecekler ve insanlar onun ne kadar depresyonda ve kendinde olmadığını öğrenecek. | Open Subtitles | وهم الآن خارجاً يبحثون عن أناس عرفوه وسيجدون هؤلاء الناس ليشهدوا أنه كان في حالة يأس ولم يكن يتصرف على طبيعته |
| Onu yeniden sağlıklı ve normal görmek çok güzel. | Open Subtitles | من الجميل رؤيته بصحته وعلى طبيعته ثانية. |
| Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. | Open Subtitles | طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً |
| Burada yazdığına göre bu, saçlarını doğal haline döndürecekmiş. | Open Subtitles | هذا يقول أنه يضمن لك أن يعيد ما فقدته الى طبيعته |
| Eğer ilaç alarak durdurursak, protein normale döner. | TED | فإذا توقفت عن اخذ الدواء,فإن البروتين سوف يعود الى طبيعته السابقة |
| Bunları soğutmak için sadece buna ihtiyacımız var, ve... herşey normale dönecek. Hım? | Open Subtitles | أعني أن هذا ما نحتاجه لكي نهدىء الأمور قليلاً حتى يعود كل شيء إلى طبيعته مرة أخرى. |
| Mahkeme bittikten sonra, her şey normale döndü... ta ki Ruth yemek yememeye başlayana kadar. | Open Subtitles | بعدما انتهت المحاكمة, كل شيء رجع الى طبيعته لحتى ذلك الخريف عندما فقدت روث شهيتها |
| Yakında herşey normale dönecek, hem burada hem Madrona'da. | Open Subtitles | كل شيء يجب أن يعود إلى طبيعته قريبا , هنا أو على المادرونا |
| Sandığı kapatırsak, her şey normale döner. | Open Subtitles | إذا أغلقنا الصندوق سيعود البيت إلى طبيعته |
| Yoksa içine düşmeleri umuduyla insanlara tuzak hazırlamak kocasının doğasında mı vardı? | Open Subtitles | أو كان ذلك من طبيعته أن يضع الشَرَك للآخرين متأملا أن يقعوا فيه؟ |
| Varlığını sürdürmek için savaşmak onun doğasında var. - Ancak o gerçek değil. | Open Subtitles | هذا شيء في طبيعته , أن يقاتل من أجل البقاء , لكنه ليس حقيقيا |
| Evet. Her zaman uyusturulmus bir hâlde, hiçbir zaman kendinde degil. | Open Subtitles | أجل، يبدو و كأنّه قيّد التطبيب دائماً، و ليس على طبيعته. |
| Evet. Her zaman uyuşturulmuş bir hâlde, hiçbir zaman kendinde değil. | Open Subtitles | أجل، يبدو و كأنّه قيّد التطبيب دائماً، و ليس على طبيعته. |
| Sen yokken normal bir erkeğin yaptıklarını yapan bir adamım. | Open Subtitles | ولكن الرجل يكون على طبيعته وأنتِ لستِ بالجوار |
| normal bir erkeğin yaptıklarını yapan normal bir adamım! | Open Subtitles | الرجل يكون على طبيعته وأنتِ لستِ بالجوار |
| Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. | Open Subtitles | طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً. |
| Babana doğal davrandığı için kızamazsın. | Open Subtitles | لا تغضبي على والد بسبب كونه يتصرف على طبيعته |
| Öğlene dek uyudu ve eski haline geri döndü. | Open Subtitles | حسناً , هو نام حتى الظهيره ولكنه عاد إلى طبيعته القديمه والشكراُ لك |
| Aslında, bence Patrick Darling'in kendisi için üzülme zamanı geçti. | Open Subtitles | في الحقيقة اعتقد بأنه حان الوقت لباتريك دارلينغ أن يتوقف عن الإعتذار عن كونه على طبيعته |
| Ve bu açıkça çocuğu sıradışı doğasına karşı alarma geçirir. | TED | وذلك ينبه الطفل بوضوح الى طبيعته الغير عادية |
| Harry mesajlarıma cevap vermiyor. Bu onun huyu değil. | Open Subtitles | لا يجيب هاري على أي من رسائلي هذا ليس من طبيعته |
| Yarın bu vakitler, eski hâline dönecek. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت من الغد سيعود إلى طبيعته |
| Hercai ve tutarsız karakteri altında ezilen bir eş ve evlat. | Open Subtitles | زوجته و طفلته يعانون من طبيعته المتغيرة و المتناقضه |