| Beyaz Saray Personel Şefi geliyor. | Open Subtitles | رئيس أركان البيت الأبيض في طريقه إلى هنا |
| Evet, umalım da öyle olsun, çünkü patron buraya geliyor. | Open Subtitles | حسنا، أتمنى ان تكونوا محقيقن، الأن الرئيس في طريقه إلى هنا الأن. |
| Oliver, Starling General'a gidiyor ama merak etmeyin, bir şeyi yok. | Open Subtitles | اوليفر في طريقه إلى ستارلينج جنرال لا داعي للقلق، سيكون بخير |
| Değilse,yolda olacaktır. | Open Subtitles | إذا لم يكن مخموراً ، فقد كان فى طريقه إلى ذلك |
| Bugüne dek, bu yıl içinde, 2100'den fazla göçmen Avrupa yolunda hayatlarını kaybetti. | TED | هذا العام حتى الآن، فقد أكثر من 2100 مهاجر حياته في طريقه إلى أوروبا. |
| Okula giderken keskin nişancıları atlatmak zorundaydı. | TED | وفي طريقه إلى المدرسة، يراوغ هذا الصبي القناصة. |
| O noktaya ulaşana kadar az çok bir yönetim benzerine sahip her yer aslında yola çıkmış olabilir. | TED | وفي ذلك الوقت قد يكون كل مكان فيه ما يشبه حكومة على الأقل في طريقه إلى ذلك الحال. |
| Delinin teki Kuzey Hava Tapınağı'na doğru yol alırken burada oturup bekleyemem. | Open Subtitles | لا يمكنني الجلوس هنا والرجل المجنون في طريقه إلى معبد الهواء الشمالي |
| Bak, aniden konuya girdiğim için özür dilerim ama Lagos buraya geliyor. | Open Subtitles | انظر, اعتذر عن كونى غير واضحة ولكن لاجوس فى طريقه إلى هنا الآن |
| Sana doğru geliyor dostum. | Open Subtitles | وهو في طريقه إلى الممر سوف يقابلك , يا صديقي |
| Ne? Peter, o suçlu Chris'i öldürmeye geliyor. Şerifi aramalıyız. | Open Subtitles | بيتر، ذاك المجرم في طريقه إلى هنا لقتل كريس، يجب أن نتصل بمدير الشرطة |
| 20 footer uzunluğunda bir tekne, büyük ihtimalle Buffalo'ya gidiyor. | Open Subtitles | هوعلىبعد20قدم، من المحتمل انه على طريقه إلى بافالو |
| Böylece ben eve dönerken, o havaalanına gidiyor olacaktı. | Open Subtitles | كان في طريقه إلى المطار .بينما كنت في طريقي إلى المنزل |
| Deniz Altındaki Büyülü Dans Gecesi'ne gidiyor. | Open Subtitles | أنا فى مؤخرة سيارة بيف. إنه فى طريقه إلى رقصة السحر تحت البحر. |
| yolda yürürken önündeki çukuru göremeyecek kadar kördür. | Open Subtitles | أنه أعمى بما يكفى لكى يجد طريقه إلى أقرب حفرة قطران |
| Bugün buraya gelirken yolda karşılaştık ve benimle konuştu. | Open Subtitles | لقد مر علينا فى طريقه إلى هنا و تحدث معي |
| Müşterimiz içerde ve soyunma odası yolunda. Yürümesini devam ettirmesini sağlayın. | Open Subtitles | النشرة المتكرّرة في الدّاخل وعلى طريقه إلى غرفة الخزانات. |
| Evet. George Frisco yolunda olmalı şu anda. | Open Subtitles | مؤكد أن جورج في طريقه إلى سان فرانسيسكو الآن |
| Bildiğim tek şey, eve giderken de kendiyle konuştuğuydu. | Open Subtitles | أظن أنه كان يكلّم نفسه في طريقه إلى منزله. |
| Eminim Kuzey Kutbuna doğru yola çıkmıştır bile. | Open Subtitles | ما هو استخدام؟ وهو في طريقه إلى القطب الشمالي حتى الآن. |
| Damian Drake'in oğlu sanırım Mavi Maymundan haberdar... ve Las Vegasa doğru yol alıyor. | Open Subtitles | يبدو وكأن السّيد دامين يعرف بشأن القرد الأزرق وهو في طريقه إلى لاس فيجاس |
| Bir duruşma gününde, avukatları ve tanıklarıyla mahkemeye gelirken boğuldu, Tanrı tarafından, nehirde boğuldu. | Open Subtitles | حسناً، في يوم المحاكمة كان في طريقه إلى المحكمة مع كل محاميه شهوده أغرقه القدر أغرقه في النهر |
| Onunla sokakta karşılaştık, arkadaşın olan heykeltıraşa gidiyordu. | Open Subtitles | التقينا به في الشارع، في طريقه إلى صديقك، النحات |
| Clouseau'nun uçağı şu anda Lugash'a iniyor. | Open Subtitles | طائرة كلوزو، في هذه الدقيقة، تتارجح في طريقه إلى لوجاش. |