| Daha geçen gün buraya gelmek için yola çıktı haberini aldık, | Open Subtitles | فقط ذلك اليوم سمعنا انه كان في طريقه الى هنا |
| Florida'ya gitmek üzere yola çıkmış ama O'Hare'de aktarması var. | Open Subtitles | انه في طريقه الى ولاية فلوريدا، ولكن لديه تغيير في أوهير |
| McDonald aradı. Hart'ın sigara karşıtı reklamını görmüş. yolda. | Open Subtitles | كما اسماه ماكدونالد, لقد رأى الأعلان التجاري لهارت ضد التدخين , انه في طريقه الى هنا |
| Harekat timi yolda Joe. Kapana kısıldın. | Open Subtitles | ان الفريق التكتيكي في طريقه الى هنا يا جوى ، ليس هناك مفر |
| Ramirez'in onu arabasına giderken vurması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض ان يقتله راميرز عندما كان في طريقه الى سيارته |
| Ama sonra onun evine giderken bana bebek arabasını sürdürdü. | Open Subtitles | لانني ظننت انه اعجاب من طرف واحد لكن بعدها اقلني لاجالس طفل "في طريقه الى المنزل" |
| Buraya gelirken kasabanın dışında yakaladılar onu. | Open Subtitles | لقد امسكوه خارج القرية كان في طريقه الى ذلك المنجم |
| Buraya gelirken kasabanın dışında yakaladılar onu. Erzak getiriyordu. | Open Subtitles | لقد امسكوه خارج القرية كان في طريقه الى ذلك المنجم |
| - Statesville'den yola çıktı. | Open Subtitles | انه فى طريقه الى هنا انه قادم من ستيتسقيل |
| Cadde kameramız kayıtta ve deneğimiz de, haftalık alışveriş için yola çıkıyor. | Open Subtitles | الكاميِرا الخاص بنا في موضعها في الشارعِ . . هدفنا في طريقه الى تسوق البقالةِ الاسبوعيُ |
| Büyük ihtimal çoktan yola çıkmış buraya geliyordur albayım. | Open Subtitles | قد يكون في طريقه الى هنا يا سيدي العقيد |
| Tanrım. Jim de yola koyuldu. Acele etsem iyi olacak. | Open Subtitles | يا آلهي ,"جيم"في طريقه الى هناك عليّ ان اسرع |
| - Çoktan yola çıktı bile. | Open Subtitles | يجب ان ترفضه انه في طريقه الى هنا |
| Bir avukat tuttum. Ve şu an yolda. | Open Subtitles | لقد قمت بتوكيل محامي وهو في طريقه الى هنا |
| Ve ona Vincy Wincy'nizin yolda olduğunu söyleyin. - Peki. | Open Subtitles | واخبروه ان فينسى وينسى فى طريقه الى الحفلة حسناً |
| Onu görmen için gerekli ayarlamaları yaptı. Oğlun şu anda yolda. | Open Subtitles | لقد رتبت لك الامر لتراه انه في طريقه الى هنا |
| 13'ü Helena'daki havaalanından asker kampına giderken saptadık. | Open Subtitles | نحن تتبعناه يعبر من خلال (مطار (هيلينا في طريقه الى معسكر تدريب المرتزقة |
| ... ofisine giderken | Open Subtitles | ... بينما كانت في طريقه الى مكتبه. |
| - Ya Euston'a giderken yavaşlarsa? - İşe yaramaz. | Open Subtitles | ماذا عن وهو يبطئ في طريقه الى "يوستن"؟ |
| Bankadan eve gelirken olay çok çabuk gerçekleşti. | Open Subtitles | وقال انه يجب أن يكون في طريقه الى المنزل من العمل في البنك ... ذلك بين أنه حدث بسرعة كبيرة. |
| Dublin'den gelirken Bay O'Geraty'de isilik oluşmuş. | Open Subtitles | السيد (اوقريتي) لديه طفح في طريقه الى هنا |