| Ancak her zaferden sonra da uyuyamıyordum çünkü gitmek için yalnızca bir yol olduğunu biliyordum, o da yenilmekti. | TED | ولكن بعد كل فوز، لم أستطع النوم حتى، لأني علمت أن هناك طريق واحد لأسلكه، وهو يتجه إلى الأسفل. |
| Buradan çıkmak için tek bir yol var. Başka bir yol yok! | Open Subtitles | فلا يوجد سوى طريق واحد للخروج من هنا فليس ثمة طريق أخر |
| Bu bölmeden çıkmanın tek yolu var, o da bu bacadan aşağı inmek. | Open Subtitles | يوجد طريق واحد فقط للخروج من هذه الغرفه وهذا الطريق اسفل هذا الممر |
| bir yolu bloke ediyorsun. Bu sokakların yarısı tek yönlüdür. | Open Subtitles | جعلك تُغلق هذه الشوارع، ومعظمها طريق واحد ومع غلق التقاطعات، |
| Gidebileceğin tek yol vardır çünkü aksi hâlde hepsi her şey biter. | Open Subtitles | طريق واحد فقط يمكنك أن تسلكه، لأن خلاف ذلك، كل شيء يختفي. |
| Ama gerçek aşk Tek yönlü değildir, iki yönü vardır. | Open Subtitles | لكن الحب الحقيقي ليس له طريق واحد أبداً.. بل طريقان. |
| Garajın çıkışı tek yön bir sokağa açılıyor ve ilk köşede bir bankamatik var. | Open Subtitles | موقف السيارات يطل على مخرج من طريق واحد وهنالك صراف آلي عند أول زاوية |
| Kültür Devrimi'nde hayatta kalmayı başardıktan sonra, onlar kesinlikle mutluluğa giden tek bir yol olduğuna körü körüne inanıyorlardı: bu da güvenli ve dolgun maaşlı bir işti. | TED | بعد نجاتي من الثورة الثقافية ، اعتقدا وبشده أنه يوجد طريق واحد للسعاده : وظيفة امنة براتب جيد. |
| Bu zor bir yol ve oldukça ciddiyim, ancak bu konuda, bu tek yol. | TED | وإنه لطريق صعب، وفعل ذلك ليس سهلاً، لكن فى هذه الحالة، لا يوجد طريق سوى طريق واحد. |
| Hey Bert, seni geri zekâlı, tek bir yol var, biz de o yolun üzerindeyiz. | Open Subtitles | بيرت , أيُها الوغد . هُناك طريق واحد فقط و نحن فى طريقنا إليه |
| Onu tamamen ortadan kaldırmak için tek bir yol var, ve bu yolu bilen tek insan benim. | Open Subtitles | هناك طريق واحد فقط, لوضع حد لهذا إلى الأبد وأنا الوحيد الذى يعرف هذا الطريق |
| Daha fazla bulmak ve onları eğitmek bir yol. | Open Subtitles | لتجد أخرون و تدربهم جيداً فهذا طريق واحد |
| Senin için bırakmanın artık tek yolu var Kaybetmek. | Open Subtitles | يوجد طريق واحد يمكنك أن تسلكه.. آلا هو ، الهبوط |
| Bunu sağlamanın ne yazık ki tek yolu var. | Open Subtitles | لسوء الحظ، هناك طريق واحد فقط أنا يُمْكِنُ أَنْ أُفكّرَ بأَنْ أَضْمنَ ذلك. |
| Şu ana kadar yere hiç basmadı ve denizin güvenliğine ulaşmanın tek yolu var. | Open Subtitles | حتى الآن، لم تغادر أقدامهم الأرض مطلقاً وهناك طريق واحد للأسفل للبحر الآمن |
| Planda Belediye Başkanı'nın odasına giden bir yolu daha gösteriyor. | Open Subtitles | تظهر المخططات طريق واحد فقط للأسفل يؤدي إلى جناح العمدة |
| Geri kardeşini almak için tek bir yolu var. Yoğun bakımda, kardeşi sayesinde. | Open Subtitles | هناك طريق واحد للعودة يا أخ وهو من خلال العناية المركزة يا أخ |
| Kraliçenin, koloninin davranışını yönetmediğini bilmemizin bir yolu budur. | TED | إذن هذا هو طريق واحد ونحن نعلم أن الملكة لا توجه سلوك المستعمرة. |
| Tamam ama arabayı oradan çıkarabilecekleri tek yol burası. | Open Subtitles | لا، لكن هناك طريق واحد يمكنهم أن يأتوا منه بواسطة العربة وهذا هو |
| Aşkın Tek yönlü olmadığını bana sen söylemiştin. | Open Subtitles | أنت نسيت. أنت الشخص الذي أخبرني أن الحب ليس له طريق واحد. |
| Tren eskiden iki yönde de işlerdi ama artık tek yön. | Open Subtitles | ولكنه هذه الأيام انه يمشي في طريق واحد |
| O kafede. Plana göre Tek girişi ve tek çıkışı var. | Open Subtitles | إنه في المقهى وحسب الخرائط ليس في المبنى إلا طريق واحد للخروج والدخول |
| Buradan çıkmak için sadece bir bir yol var. | Open Subtitles | لديه طريق واحد للخروج من هناك ، لم يفعل ذلك ؟ |
| Bu durumda tek bir kurtuluş yolun var. | Open Subtitles | أرى طريق واحد فقط خارج هذا المأزق |