| O kadının sayesinde, bu iki çocuk asla sahip olamayacakları bir fırsat kazanarak doktor olacak ve insanların hayatlarını kurtaracaklardı. | TED | بسببها هي, طفلين اصبح لديهم فرصة لم تكن لتتاح لهم لولاها و سيتمكنون من انقاذ ارواح في مجال الطب كاطباء | 
| Kendi başıma iki çocuk büyüttüm ve şimdi üniversiteye gitmek üzereler. | Open Subtitles | لقد ربّيت طفلين لوحدي والآن هم على وشك الذهاب الى الكليه | 
| Genç bir kız değilsin. İki çocuğu olan yetişkin bir kadınsın. | Open Subtitles | أنتِ لست دجاجة الربيع إنما أنتِ إمرأة واصلت حياتها مع طفلين | 
| Evli ve iki çocuğu var. Ama zor bir hayat sürüyor. | Open Subtitles | إنها متزوجة و لديها طفلين و لكنها لا تتمتع بحياة سهلة | 
| İki çocuğum var. Kocam saygın bir şef. Bana ne faydası varsa! | Open Subtitles | لدينا طفلين ،زوجى طاهى مرموق ،و لكن هذا لا يهم بالنسبة لى | 
| çocuk Hizmetleri'ndeki arkadaşım, sana iki çocuğun kaldığı bir oda buldu. | Open Subtitles | اتصالي مع اصلاحيات الاطفال وضعتك مع طفلين فقط , ذلك جيد | 
| Tüm dünyanın iki çocuklu aileye doğru hareket ettiğini ve 60 ila 70 yıllık bir hayatı olmaya başladığını görüyorsunuz. | TED | وكما ترون فالعالم اتجه نحو عائلة من طفلين ومتوسط عمر يتراوح بين 60 و 70 عاما | 
| Sarah O'Brien Brunch(geç kahvaltı) seviyor, iki çocuk sahibi olmak istiyor. | Open Subtitles | ساره اوبراين تحب ان تفطر متأخرة .. و تريد انجاب طفلين | 
| Buldukları parlak bir şeyi kurcalarken elleri kopmuş iki çocuk gördüm. | Open Subtitles | رأيت طفلين قطعت أيديهم بفعل إنفجار عندما حاولا أخذ شيء لامع | 
| Bu sabah o lanet şeyleri çıkarmaya çalışırken iki çocuk daha kaybettik. | Open Subtitles | و قد خسرنا طفلين هذا الصباح خلال محاولة إزالة تلك الأشياء اللعينة | 
| Bu gece saat on ikide iki çocuğu öldürdü. | Open Subtitles | ماذا تعني؟ في تمام الساعة الثانية عشرة هذه الليلة قد قتل طفلين. | 
| Aman Tanrım. Soğukkanlılıkla iki çocuğu öldürdü! | Open Subtitles | يا إلهي ، لقد قتل طفلين متعمداً لقد كنت هناك أيضاً. | 
| İki çocuğu yanan bir binanın altıncı katından indirdin. Bu çok cesurcaydı. | Open Subtitles | سَحبتَ طفلين من أسفل سلم مُحترق ذو طوابق ستّة. | 
| İki çocuğum var ve karım artık dışarıda içmeme izin vermiyor. | Open Subtitles | حَصلتُ على طفلين وزوجة وهم لا يَتْركُني أَشْربُ في هنا أكثر. | 
| iki çocuğum. Israrcı insanları sevmem. | Open Subtitles | أنا عاملة، لكن الأهم من هذا أنه لدي طفلين | 
| Laennec, söylendiğine göre, Paris sokaklarında yürürken iki çocuğun bir sopayla oynadıklarını görür. | TED | ويقال بأن لينيك كان يتمشى في شوارع باريس ورأى طفلين يلعبان بعصا | 
| Tabi. 29 yaşında 2 çocuklu birini hemen işe alırlardı. | Open Subtitles | بالـتأكيد ! بعمر 29 عاماً مع طفلين ، سأكون صانعة | 
| Bu hareket Kuzey Kaliforniya ormanlarında iki küçük çocukla birlikte başladı ve bugün tüm dünyaya yayılmış durumda. | TED | بدأ الأمر بسبب طفلين صغيرين في غابات كليفورنيا الشمالية، واليوم انتشر في جميع أرجاء العالم. | 
| Latin Amerika'lı çocuklar, üç çocuktan ikisi marşmelovu yedi. Üç çocuktan birisi yemedi. | TED | طفلين من كل ثلاثة أكلا الحلوى واحد من كل ثلاثة لم يفعل | 
| - Bakacak iki çocuğumuz var. - Adama söylemeye çalıştım, Carmen ama hiç farketmedi. | Open Subtitles | فنحن نعول طفلين يجب اطعامهم لقد حاولت أن أوضح لهم | 
| Evlenmişler ve iki çocukları olmuş. Ve Paris'de yaşıyorlar. | Open Subtitles | مثل، انهما متزوجين، لديهما طفلين ويعيشون في مدينة الأضواء | 
| İki tane çocuğu ve omuzlarının üstünde başı olan bir kadın nasıl böyle saçmalıklara inanır? | Open Subtitles | كيف إمرأة مع طفلين و رئيس على أكتافها تفكر بشأن مثل هذا الهراء مثل هذا الغباء؟ | 
| Bir veya iki çocuğa bakmak mümkün olmayacak. | Open Subtitles | طفل أو طفلين بعد القليل من الوقت ولن تتمكن حتى من توفير العشرة دولارات | 
| Bak, iki bebek doğuruşunu izledim, tamam mı? | Open Subtitles | انظري , أنا رأيتكِ و أنتِ تنجبين طفلين , حسناً؟ | 
| Onlar da nüfus artışını yavaşlatmadan aile başına iki çocuk yapacaklar. Böylece toplam enerji harcaması | TED | وسوف ينجبون طفلين في كل عائلة .. دون ان يقلل ذلك من النمو السكاني وسيغدو الاستهلاك الكلي للطاقة |