| Yetimhanede bulunduğum 12 aylık süre içinde, sadece bir çocuk evlat edinildi. | TED | خلال فترة 12 شهراً عندما كنت في دار الأيتام، طفلٌ واحد فقط تم تبنيه. |
| Oda, suyla dolmuştu. Aramızda bir çocuk vardı. | Open Subtitles | الغـرفة امتلئــت بالميـاه كان هنـالك طفلٌ بيـننا |
| Yaptım. Kazandım. bebek mebek yok. | Open Subtitles | لقد فعلته، و نجحت لا يوجد طفلٌ قادمٌ في الطريق |
| Nasıl oluyor da, benim yumurtam bir bebek olmuşken sen seksi düşünebiliyorsun? | Open Subtitles | كيف تستطيع التفكيرَ بالجنس بينما لديّ طفلٌ من بويضتي هناك؟ |
| Bir çocuğum oldu ama ona babalık yapamayacak kadar korkaktım. | Open Subtitles | وكان هُناكَ طفلٌ ولكنّني كنتُ خائفٌ جداً من أن أكون أب |
| Yakında büyütmesi gereken bir çocuğu olacak. Burası yalnız kalınacak bir yer değil. | Open Subtitles | طفلٌ قادم في طريقه، يتوجب عليها تربيته لايمكنك العيش في مثل هذا المكان لوحدك |
| İçinde bir çocuk var, yaşıyor ve deli. | Open Subtitles | هنـاك طفلٌ بداخلهـا، هو حـيّ لكنه مجنون. |
| Yalanlar içinde büyümüş bir çocuk başkalarından doğruyu mu bekliyor? | Open Subtitles | طفلٌ مليء بالكذب يريد الحقيقة من الآخرين |
| İçeride bir çocuk var 15 yaşında, yakın bir zamana dek sağlıklıymış şimdi ise sırtı o kadar ağrıyor ki, çocuk kusuyor. | Open Subtitles | لديّ طفلٌ بالداخل في الخامسة عشرة وكان سليماً ويشكو الآن من ألمٍ في الظهر إلى درجة الإقياء |
| Karnimda büyüyen bir çocuk var ve kisa süre önce kulaklari da olustu. | Open Subtitles | هناك طفلٌ ينمو في أحشائي وقد أصبح لديه للتو أذنان |
| Bataklıktan bir çocuk, varlıklı bir hanımefendinin kızıyla eşit olarak arkadaşlık edip sonra da demirci olmak için geri dönemez. | Open Subtitles | طفلٌ من المستنقعات لا يصاحبُ أبنةُ سيدة غنية كأصدقاء , ثم يعود ليصبح حداداً |
| Malum bebek her an doğabilir. | Open Subtitles | طفلٌ محدّد قد يأتي في أيّ دقيقة لذا سأخيّرك |
| - Bir ırkçı saldırı. Bir bebek, başka bir bebeğe saldırmış. | Open Subtitles | قام طفلٌ بارتكاب جريمة كراهية ضدّ طفلٍ آخر. |
| İşin içinde bir bebek varsa, biz erkekler hep aciz durumdayızdır. | Open Subtitles | نحن الرجال دائماً عاجزين عندما يوجد طفلٌ في الصورة |
| bebek yolda, bir ihtiyacın varsa, bize gel. | Open Subtitles | لديك طفلٌ قادم واذا احتجت شيء ما فتحدث إلى صديقك |
| Ve görünen o ki ben, gür saçlı ve işinde başarılı, meraklı bir çocuğum. | Open Subtitles | ومن الواضح أني طفلٌ فضول بشعرٍ كثيف وشركة مزدهرة. |
| Benim El Paso'da geri döneceğim bir çocuğum var. | Open Subtitles | لديّ طفلٌ في إل باسو وعليّ يوماً العودة إليه. |
| Şu turnuvanın favorisini olan çocuğu izliyorum. | Open Subtitles | ، شاهدي هذا فحسب ... يوجد طفلٌ هُنا المُصنف الأبرز لنيل لقب البطولة أنهُ جيدٌ للغاية |
| Tüm çocuklar farklıdır. Bir Çocuğun daha olursa, bunu anlarsın. | Open Subtitles | جميع الأطفال يختلفون، لو كان لديك طفلٌ آخر لأدركتي ذلك |
| Bir çocuğumuz olsaydı hâlâ birlikte olurduk. | Open Subtitles | لو كان لدينا طفلٌ لكنا مع بعضنا حتى الآن |
| Üç yıllık sadık bir çalışan? İlk bebeği yoldayken? | Open Subtitles | ماذا , موضف مُخلص منذ ثلاثة سنوات و لديه طفلٌ في الطريق ؟ |
| Sen South Side'dan gelen fakir bir çocuksun. | Open Subtitles | أنتَ طفلٌ فقير من الجهة الغربيه |
| Şunu hayal et, köpeğin teki kokusunu aldı ya da küçük Çocuğun teki bıraktığın yere burnunu soktu diyelim. | Open Subtitles | تصور هذا احد الكلام يعطس بالارجاء او طفلٌ ما ينزف جراء قطرتك |