| çocukluğundan ve şimdi nasıl hissettiğinden bahsederdi. | TED | كان تخبرني ببواكر فترة طفولتها وما كانت تشعر به الآن. |
| çocukluğundan beri gördüğü bir rüya hakkında konuşuyorduk. | Open Subtitles | وبدأت تخبرني عن حلم إنبعاثي تراه منذ طفولتها |
| Doktorunun söylediğine göre çocukken işkence yapılmış, sonuç olarak gerçekle bağlantısı kopmuş. | Open Subtitles | الدكتوره الخاصه بها قالت لى بإنها عوملت بقسوه في طفولتها وكنتيجه لهذا إصبيت بالإنفصام |
| Geçen sefer kaçtığında, direkt en iyi çocukluk arkadaşına gitti. | Open Subtitles | آخر مرة رحلت اتجهت مباشرة إلى أفضل صديقة في طفولتها |
| Birini bir kanepeye yatırarak ve Çocukluğu üzerine konuşarak körlüğüne çare bulmak. | Open Subtitles | لعلاج شخص أعمى من خلال وضعها على الاريكة وجعلها تتحدث عن طفولتها |
| Onun berbat çocukluğunu bunun için ileri sürdüm. | Open Subtitles | مما يجعلنى اظن ان طفولتها المزرية هى التى جرتها الى هذا |
| Nöronlarıyla olan kaynaşmasına bakılırsa çocukluğundan beri oradaymış. | Open Subtitles | بالنظر لطريقة ارتباطها مع أعصابها، أقول أنّها موجودة منذ طفولتها |
| Bak,çocukluğundan beri seninle ilgili hayaller kurduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنها حكت لك عن هذه الخيالات في طفولتها |
| Ve bu harika fanteziyle yaşaması da stresin kaynağının çocukluğundan geldiğini gösteriyor. | Open Subtitles | حقيقة أنها تعيش هذا الخيال المثالي يعني وجود الضغوطات في طفولتها. |
| Birbaşınaymış, muhtemelen çocukken tacize uğramış. Tamam peki... | Open Subtitles | أنها إنعزالية، ربما تعرضت للعنف في طفولتها |
| çocukken kaldığı odada gözlerini açtı ve kendini 8 yaşında zannediyor. | Open Subtitles | استيقظت في غرفة نوم طفولتها و اعتقدت انها تبلغ من العمر 8 سنوات. |
| Daha çocukken Fransa'nın müstakbel kralıyla nişanlanıvermişti ve Fransız kraliyetine katılacağı günü bekliyordu. | Open Subtitles | تمت خطبتها منذ طفولتها إلى الملك المستقبلي لفرنسا في إنتظار عودتها إلى البلاط الفرنسي |
| Ve haberim olmadığı halde çocukluk aşkı ile tekrar bir araya gelmesini sağladın. | Open Subtitles | وحسب معلوماتي ، تسببت في جمع شملها مع حبيب طفولتها |
| çocukluk anılarını. | Open Subtitles | انا اريد ان اسمع عن طفولتها و هي ترفض ان تخبرني |
| Bu çok acayip. Aslında bu mantıklı da.. Sonuçta çok kötü bir çocukluk geçirdi. | Open Subtitles | هذا غريب, أظن ذلك بسبب طفولتها المؤلمة التي عاشتها |
| Çocukluğu hakkında bilgi edinmek için... akrabaları, arkadaşları ve öğretmeni ile temasa geçtim. | Open Subtitles | لأعرف الكثير عن طفولتها تقابلت مع أقاربهاوأصدقائها ومدرستها |
| Kendisinden alınan Çocukluğu zorlu bir ergenlik dönemi ve üzerine yapışmış ezici bir kimlik. | Open Subtitles | طفولتها تمزقت منها وفترة مراهقة عنيفة وهوية مدانة التي كانت كالطعنة تجاهها |
| Çocukluğu için suçluluk duyduğundan sorumluluklarını boşlama. | Open Subtitles | لا تتهرب عن مسؤولياتك لأنك تشعر بالذنب حول طفولتها |
| Avni büyüdükçe, çocukluğunu unutmuş. | Open Subtitles | مع التقدم في العمر , لم تنس أفاني طفولتها |
| Kendi kızımın hem doğumunu hem de çocukluğunu kaçırdım. | Open Subtitles | فوّتُ ولادة ابنتي غبتُ عنها طوال فترة طفولتها |
| Bu kızın çocukluktan gelen ciddi akıI rahatsızlıkları var. | Open Subtitles | هذه البنت لديها تاريخ عقلى من المشاكل التى تعود لفترة طفولتها |
| Çünkü Manjulika´ya yapılan haksızlıklar tıpkı Avni´ye çocukluğunda yapılanlara benziyordu. | Open Subtitles | بسبب الظلم الذي وقع لمانجاليكا نفس الشئ حدث لأفاني في طفولتها |
| Onun Çocukluğuna inmek istiyorum ama gerçek şu ki çok kötü bir insan. | Open Subtitles | أريـد أن أقول أن ذلك بسبب طفولتها القـاسية لكـن الحقيقة أنهـا شخص فظيع وحسب |
| çocukluğunun Heathcliff'i o gece sonsuza dek kayboldu. | Open Subtitles | لقد إختفى هيثكلف طفولتها إلى الأبد في جنح الظلام |
| Bahse girerim çocukluklarına bakacak olursan onlara kötü bir şey olduğunu görürsün. | Open Subtitles | أرهنك أنه إن بحثنا في طفولتها فسنجد بها أصل فاسد في (دينفر) |