| Hesapta küçük bir açık vardı.. | Open Subtitles | كان هناك خلاف طفيف على الأموال |
| Ben bu son şey olduğunu biliyorum Dinlemek istediğiniz olacak, konum ama bizim tedarikçiler vasıtasıyla düştü o küçük bir gecikme anlamına gonna teslim. | Open Subtitles | اعلم , هذا اخر شئ تريد سماعه احد موردينا تأخر وبهذا سيحصل تأخير طفيف على طلبية . |
| "Günlük hayatına küçük bir etkisi olabilir." | Open Subtitles | "ربما يكون لها تأثير طفيف على حياتك اليومية". |
| İlk önce Bay Burns'ün bel kemiğine küçük bir ayar yapılır. | Open Subtitles | أولاً يؤدي أطباء السيد (بيرنز) تعديل طفيف على العمود الفقري. |
| Planda küçük bir değişiklik oldu. | Open Subtitles | تغيير طفيف على الخطة |
| küçük bir düşüş belki. | Open Subtitles | إنخفاض طفيف على الأرجح |