| ...ekmek kuyrukları, küçük, boktan daireler, antika arabalar. | Open Subtitles | طوابير الخبز،القمامة فى كل مكان شقق وسيارات قديمة |
| Önümüzdeki maçlar için bilet kuyrukları şehir sınırlarına dayandı. | Open Subtitles | طوابير التذاكر تمتد حول المدينة للمباريات المقبلة |
| Çocuklarıyla konuşmayı bekleyen bir sıra aile olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | و أنا أعلم بوجود طوابير من الأهالي يصطفون للحديث مع أبنائهم |
| kuyruk da beklemek mi istersin, Hep kaydırağın üzerinde olmak mı? | Open Subtitles | هل تريد أن تكون في طوابير الإنتظار ام تريد أن تكون ممتطياً لصهوة جواد ؟ |
| Tramvaya binmek için sabırla kuyrukta beklerlerdi. | Open Subtitles | وكان هناك طوابير من المرضى كان ... يفترض أن يستقلوا ذلك الترام |
| Diğer yandan, yerel oylama mahallerinden 2016 seçimlerine rekor sayıda katılım gösteren halkın oluşturduğu uzun kuyruklar bildiriliyor... | Open Subtitles | وفي أخبار أخرى، الأصوات المحلية للدوائر الإنتخابية تبلغ عن طوابير طويلة كما يظهر الجمهور بأعداد قياسية |
| "Jim Braddock'ın aşevi kuyruğundan... " | Open Subtitles | (جيم)، يتقدم من طوابير توزيع الغذاء على الفقراء ... |
| Önümüzdeki maçlar için bilet kuyrukları şehir sınırlarına dayandı. | Open Subtitles | طوابير التذاكر تمتد حول المدينة للمباريات المقبلة |
| Benim memleketim olan Los Angeles şehir merkezinde arabayla dolaşıyordu ve gitmek istedikleri yere gitmeye çalışan insanların olduğu uzun kuyrukları olan tramvaylar gördü. | TED | حسنا ، كان يطوف حول وسط مدينة لوس انجليس ، مدينتي، و رأى عربات أمامها طوابير طويلة من الناس, يحاولون الوصول الى حيث يريدون الذهاب |
| Bu öyle bir dönem olacak ki, ekmek kuyrukları olmayacak. | Open Subtitles | في زمن الراخ سينتهي عهد طوابير الخبز، |
| Eğer bunları yaratmaya şimdiden başlarsak Lucy'in dünyasındaki gibi benzin kuyrukları ve dövüşler olmaz. | Open Subtitles | إذا بدأنا بتنفيذ هذه الاستثمارات اليوم فلن يكون هناك طوابير وقود (كما في عالم (لوسي |
| Evet çay içmek için çok uzun sıra beklemiştik ama en uzun sıra sonraki günkü hediye iade sırasıydı. | Open Subtitles | نعم، كانت هناك طوابير طويلة لمضيفة الشاي في عيد الأم لكن أطول طابور فيهم كان طابور المرتجعات في اليوم التالي |
| Karınca savaşının ganimeti, ana koloniye götürülmek üzere sıra sıra taşınıyor. | Open Subtitles | غنائم حرب النمل تُحمل في طوابير تعود إلى المستعمرة الرئيسية |
| İnsanlar yiyecek almak için saatlerce sıra bekliyor. | Open Subtitles | الشعب يقف طوابير للحصول علي طعام |
| Çıkarmanın yedinci günü, kıyıda kilometrelerce oluşan kuyruk tampon tampona kıyıdan içerilere doğru uzuyordu. | Open Subtitles | ... بحلول اليوم السابع للعمليات كانت طوابير المركبات تمتد لأميال.. عـلى الشواطئ متوغلة فـى العمق |
| Böyle kuyruk olanlarla dalga geçerdim. | Open Subtitles | كنت أسخر من الواقفين في طوابير كهذه، |
| Senin gibilerden birkaç tane daha getirdik mi buradan Hackney'ye kadar kuyruk oluşacak. | Open Subtitles | طوابير تمتد من هنا لـ(هاكني)،ستكونلدينا.. بمجرد أن نحصل على المزيد مثلك |
| James ve ben sokaklara döküldük, kulübün reklamını yaptık eğlenceler düzenledik ve mekanın önünde kuyruklar oluşmaya başladı ve her gece tıka basa doluyduk. | Open Subtitles | جيمس وانا اعلنا عن المكان بالشارع و مدحنا الملهى وفي غضون الاحداث ومن دون ان نشعر كان هنالك طوابير على مد النظر وفي كل ليله كان المكان مكتظاً الى الاخر |
| Ana yollarda uzun kuyruklar oluştu. | Open Subtitles | اصطفت طوابير السيارات على الطرق الرئيسة |
| "Jim Braddock'ın aşevi kuyruğundan... " | Open Subtitles | (جيم)، يتقدم من طوابير توزيع الغذاء على الفقراء ... |