| Yani bu devenin boyu yaklaşık 2,74 metreydi, ayrıca deve yaklaşık bir ton ağırlığındaydı. | TED | سيكون طول هذا الجمل حوالي 9 أقدام، ووزنه نصف طن تقريبا. |
| bu nesne yaklaşık olarak 19 m. büyüklüğünde, veya yaklaşık olarak bir market büyüklüğündeydi. | TED | بلغ طول هذا الجسم حوالى 19 مترًا، تقريبًا بحجم متجر. |
| Tüm bu zaman boyunca telomerleri minik moleküler yapılar olarak düşünmüştüm ve genlerin onları kontrol ettiğini. | TED | طول هذا الوقت كنت أفكر في التيلوميرات مثل تلك الهياكل الجزيئية الصغيرة، والجينات التي تتحكم في التيلوميرات. |
| Bunca zaman neyi yanlış ya da farklı yaptığım konusunda endişelenip durdum. | Open Subtitles | طول هذا الوقت كنتُ قلقة حول الخطأ الذي فعلته أو شيئاً كان يجب أن أفعله بشكل مختلف |
| Bunca yolu neden yürüdün? | Open Subtitles | ما الّذي تفعلينه بالسّير على طول هذا الطّريق ؟ |
| Şu yolu dümdüz takip et. Görebildiğin mesafenin iki katı kadar | Open Subtitles | اتجه مباشرةً على طول هذا الطريق بمقدار مرتين على مرمى بصرك |
| Eğer bu doğru ise akıllara şu soru geliyor: bu yol boyunca nerede dahil olup yardım edebiliriz? | TED | وإذا كان ذلك صحيحاً، السؤال الذي يطرح نفسه هو: أين يمكننا على طول هذا المسار أن نتدخل ونقدم المساعدة؟ |
| bu yol boyunca tuzaklar kurdum. | Open Subtitles | لديّ فخاخ منصوبة على طول هذا الطريق في مكان ما |
| Yani bu kadar zaman senin gelip de ona birkaç hap vermen için mi bekledik? | Open Subtitles | أتعنى أنه كان علينا انتظارك طول هذا الوقت هنا لتعطيها حبتى دواء فحسب و تقول لها كلاما فارغا عن ملازمة الفراش |
| Bana öyle geliyor ki, tek yapmamız gereken bu enlem boyunca ilerlemek. | Open Subtitles | الآن يبدو ليّ هذا، هو كُل ما علينا فعله هو الإبحار على طول هذا خط العرض. |
| bu kadar ufak bir yaratığın nasıl birden uzadığını anlayamadı. | Open Subtitles | لم تفهم كيف ازداد طول هذا المخلوق الصغير فجأة |
| Kalkışlar kuzeyden güneye olduğu için büyük bir ihtimalle hedef bölgemiz bu uçuş yolu boyunca uzanıyor. | Open Subtitles | منذ الإقلاع شمالا أو جنوبا نحن نراهن أن هدفنا يقع على طول هذا الطريق |
| bu kahveyi almak için ta San Francisco'daki İtalyan mahallesine gidiyoruz. | Open Subtitles | كان يجعلنا نذهب طول هذا الطريق إلأى سان فرانسيسكو إلى المنطقة الإيطالية لكى يحضرها |
| Bunca zaman sana bu yüzden mi para verdim? | Open Subtitles | هل هذا ما دفعت لك من أجله طول هذا الوقت؟ |
| Tam olarak hangi sebeple Bunca yolu gelip beni çalışırken rezil ettin? Şuna bak! | Open Subtitles | بالضبط أي عمل وأنت تأتي طول هذا الطريق الى هنا وتحرجني أثناء العمل ؟ |
| Onu Bunca zaman kandırmasaydın bu kadar zorlanmazdın. | Open Subtitles | هولي , تعلمين بأنه لن يكون صعباً للغاية لو لم تخدعينها طول هذا الوقت |
| Bunca zaman neden saklandı? | Open Subtitles | لماذا ستختفي طول هذا الوقت .. ؟ |
| Yaşadığımız Bunca zaman sanki şey gibi anlıyorsun, bu yaşamları sürdürmek bu günler, sadece geriliyor ama sana yemin ediyorum Stevie, biz değil. | Open Subtitles | أشعر... يتراءى أنّنا طول هذا الوقت كما تعلم، نَقُودُ هذه الحيوات، وهذه الأيام تمتد خارجاً |
| Bunca zaman beraber yaşayabileceğimiz zamanı mahvettiğim için bana kendimi suçlu hissettirirken aslında senin benle evlenmeye niyetin yokmuş. | Open Subtitles | طول هذا الوقت، استمتعتَ انت بجعلي أشعر بالذنب لتدمير الحياة التي كان من المحتمل أن نعيشها معاً بينما في الواقع لم يكن لديك أيّ نيّة في الزواج بي |