| Bu sabahı birbirimiz olarak atlatacağız, öğlen restorana gidip eski halimize döndürüleceğiz. | Open Subtitles | نحن كذلك هذا الصباح ونحن سنذهب إلى المطعمِ عند الغداءِ وسنعود ظهراً |
| Tam öğlen 12'de, Şef Andre o yılki kraliyet yaratısını sunardı. | Open Subtitles | بالضبط في الساعة 12 ظهراً يقوم بكشف النقاب عن تحفته الملكية |
| Yarın öğlen gibi Hong Kong'da oluruz. | Open Subtitles | من المقرر أن نكون فى هونج كونج غداً ظهراً |
| Saat 2'de orada olurum, en azından denerim. | Open Subtitles | سأكون هناك فى الثانية ظهراً على الأقل سأحاول |
| Gidip kontrol etmem gereken bir şey var. Hemen dönerim. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَذْهبَ مراقبةَ على الشيءِ وأنا سَأكُونُ ظهراً صحيحاً. |
| Hergün öğlen 12'den sabahın 4'üne kadar içiyor. | Open Subtitles | سكران طوال اليوم من الساعة 12 ظهراً حتى الرابعة صباحاً |
| Fabrikada çalışınca her diğer hafta öğlen 3'ten gece 11'e kadar çalışmak zorundaydık. | Open Subtitles | عندما كنا نعمل فى المصنع فى كل أسبوع كان علينا العمل من الساعة الثالثـة ظهراً وحتـى الحاديـة عشر مسـاءاً |
| Fakat öğlen 12 gibi, daha fazla ilerleyemeyeceğimizi anladık ve teslim olup olmamayı tartışmaya başladık. | Open Subtitles | لكن بحلول الساعة 12 ظهراً وجدنا أننا عاجزين على المضى قدماً واصبحت مسألة الأستسلام تناقش علناً |
| öğlen 12'de hedeflerine ulaşacaklar. | Open Subtitles | عند الثانية عشره ظهراً سوف يكونوا فى وضع الإستعداد |
| Bu öğlen seni okuldan alsam ve dondurma yemeye gitsek nasıl olur? | Open Subtitles | ماذا عن التقاطكِ من المدرسة ظهراً والحصول على المثلّجات؟ |
| Bütün Farley ev halkını öğlen bir araya getirmesini isteyebilir misiniz? | Open Subtitles | "و اطلبي منه أن يقوم بجمع الكل في منزل "فارلي ظهراً |
| Yarın gece yarısı 12'de değil, öğlen 12'de gideceğiz. | Open Subtitles | لقد خرجت و قمت بترتيب الأوضاع سنذهب عند الـ12 ظهراً بدلاً من الـ12 ليلاً |
| Küre artık yükselmiyorsa, tam tepede demektir, yani öğlen. | Open Subtitles | عندما يكون المستوى غير مضىء اذاً فهى فى ذروتها و هذا يحدث ظهراً |
| Küre artık yükselmiyorsa, tam tepede demektir, yani öğlen. | Open Subtitles | عندما يكون المستوى غير مضىء اذاً فهى فى ذروتها و هذا يحدث ظهراً |
| Bay Conover sizinle Saat 3'te Meclis Binası'nda buluşacak. | Open Subtitles | السيد كونوفير سيقابلك في دار البرلمان في الساعة 3 ظهراً |
| Saat 1'de hazır olsun. | Open Subtitles | فقط تأكد أن توصلهم لي في الساعة الواحدة ظهراً |
| Tamam, birazdan dönerim. | Open Subtitles | حسناً، أنا سَأكُونُ ظهراً صحيحاً. |
| Beni ilk, kadar bu el ilanları koymak gitmek ve ben Hemen döneceğim, tamam mı? | Open Subtitles | دعْني أَذْهبُ وَضعتُ هؤلاء الطيارين فوق أولاً، وأنا سَأكُونُ ظهراً صحيحاً، موافقة؟ |
| Etrafta büyük İslam Liderleri var ve öğle vakti tapınakta olacaklar. | Open Subtitles | الزعماء الإسلاميون من حَولِ العَالَمِ سَيَكُونُ على جبل الهيكلِ ظهراً |
| Cuma 13:00'te nerede olduklarına dair bir şey var mı? | Open Subtitles | وماذا عن مكان تواجدهما في الساعة الواحدة ظهراً يوم الجمعة؟ |
| - sırt sırta duracak, işaretimden sonra on adım yürüyecek ve dönüp ateş edeceksiniz. | Open Subtitles | سيبدأ كل منكما ظهراً لظهر، وعند إشارتي، ستمشيان عشر خطوات، ثم تلتفان، وتتبادلان إطلاق النار. |
| Geri geldi. Öğleyin ayrılmam gerektiğini söyledi bana. | Open Subtitles | لقد رجع وأخبرني بأن علي الرحيل ظهراً |
| öğlenin ikisinde bira çakıp keno da oynarmış. | Open Subtitles | البيرة والكينو في الثانية ظهراً ما الأمر؟ |
| Nükleermiş. İki-iki buçuk kilo ağırlığında. Cuma günü öğle saatlerinde patlamaya ayarlıymış. | Open Subtitles | تحتوي على أربعة ونصف من الباونات وضبطة على يوم الجمعة ظهراً |