| Demokrasi ve tiyatronun antik Yunan ile aynı zamanda ortaya çıkması tesadüf değil. | TED | ليس هنالك مصادفة بأن الديموقراطية والمسرح ظهروا في نفس الوقت في أثينا القديمة. |
| Seninkiler körfezin 30 km kuzeybatısında, bir Tuareg köyünde ortaya çıktılar. | Open Subtitles | لقد ظهروا في قرية على بعد 20 ميل شمال غرب الخليج |
| Cücelerdi diyorum size. Birden çıkıverdiler ortaya. Kaba sakallı, sert bakışlıydılar. | Open Subtitles | أجزم لك أنّي رأيت أقزاماً ظهروا فجأة عامري اللُحى وحِداد الأعين |
| Ağaçlardan geldiler ve en zorlu 40 adamımızı yerle bir ettiler! | Open Subtitles | لقد ظهروا من الأشجار وأجهزوا .على 40 واحد من أشرس رجالنا |
| - Bob, bundan haberin var mı? Bir saat önce geldiler. Başka bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | ظهروا من حوالى ساعة لم اكن اعلم شيئا ، انا اسف |
| Cumartesi bu kutu ve şapka için bir tweet attım, çünkü onları Batı kıyısından yanımda getirmek istemiyordum ve Newport Beach'ten Chris ile birlikte belirdiler. Chris hepinize merhaba diyor. | TED | يوم السبت قمت بعمل تغريدة لهذا القفص والقبعة، لأنني لا أريد ان اشحنهم من الساحل الشرقي، و قد ظهروا هنا بعناية هذا الرجل، كريس من نيوبورت بيتش، الذي يقول مرحبا. |
| Bir gün birkaç serseri gelip sınıfındaki bir çocuğu almaya çalıştı. | Open Subtitles | عدة من الأشخاص ظهروا وحاولوا سحب واحد من أبنائه من الفصل. |
| Skoplarımızda en son o zaman görüldüler Lord Vader. | Open Subtitles | و هذه يا لورد فيدر، كانت آخر مرة ظهروا فيها على شاشاتنا |
| Hepsi aynı yerde toplanırsa anlattıklarının doğru olduğu ortaya çıkar. | Open Subtitles | إذا ظهروا جميعهم فى مكانٍ واحد سيبدو أن قصتها حقيقية |
| Yıllarca uyum içinde yaşadıktan sonra sizin dünyada "suçlu" dediğiniz... üç unsur çıktı ortaya. | Open Subtitles | ثلاث عناصر ثورية قد ظهروا كما تدعوهم على الأرض بالمجرمين |
| Hayır, o silahlı değil. Ya arkadaşları ortaya çıkıp o iki federal orman yetkilisine yaptıklarını size de yaparsa ? | Open Subtitles | ليس مع بندقية مصوبة عليه ماذا سيحدث لو أن شركاءه الثلاثة ظهروا |
| Nellis yüksek güvenlik kilidinde birkaç saat önce ortaya çıktılar. | Open Subtitles | ظهروا قبل ساعات قليلة في منطقة امنية عليا |
| Reklam ajansı tutmadım Birden ortaya çıktılar! | Open Subtitles | لم أقم بتعيين وكيل دعاية لقد ظهروا من العدم |
| Gün doğmadan hemen önce oldu. Birden ortaya çıkmışlar. | Open Subtitles | قبيل غروب الشمس بقليل ظهروا من حيث لا ندري |
| O gece, 3781 kişi ortaya çıksaydı, daha az mı garip olurdu diyorsun? | Open Subtitles | إذاً لو 3781 شخص قد ظهروا في تلك الليلة ألم يكن هذا غريباً ايضاً؟ |
| Ailenin gelecek hafta dönmesi gerekiyordu, ama beklenmedik zamanda geldiler. | Open Subtitles | من المفترض ان تصل الاسره الاسبوع القادم ولكن ظهروا فجأة لذا ؟ |
| Bunlar kafayı yemiş cüceler dostum. Ağaçların oradan geldiler dostum. | Open Subtitles | هؤلاء الأقزام الغرباء ، يارجل لقد ظهروا فجأة من الأشجار ، يا رجل |
| Bilmem. Ama kabul et, çağırdığımda geldiler. | Open Subtitles | لا أعرف، ولكن عليك الاعتراف انهم ظهروا عندما دعوتهم |
| Eve geldiler, madeni soyacaklarını ve patlayıcı uzmanına ihtiyaçları olduğunu söylediler. | Open Subtitles | ظهروا في المنزل قائلين بأنهم سيسطون منجماَ وبحاجة لخبير متفجرات |
| Kapıma geldiler, hasta mı da beni de tehdit ettiler. | Open Subtitles | لقد ظهروا عند بابي, و هددوا عميلي, و هددوني |
| Sanki sisten oluşmuş gibi belirdiler. | Open Subtitles | لقد ظهروا كما لو كانوا قد صنعوا من الضباب |
| Birileri gelip bizi tarlaya kovaladı. Çamurluydu. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال ظهروا وطاردونا إلى حقل وكان هناك كل هذا التراب |
| Geçen yıl, doktor o kazayı geçirdiğinde onun bahçesinde görüldüler. | Open Subtitles | حين تعرض الطبيب للحادث في السنة الماضية ظهروا في حديقته، لمساعدة آنا كما كان يبدو |