| 3) Mağazada bir daha asla yapmayacağına dair şerefi üzerine yemin ettiği bir şeyden sorumlu tutuldu. | Open Subtitles | ثالثاً : طلبت من المتجر بشحن بعض الأشياء وقد عاهدت نفسي على ألا أفعل ذلك مرة أخري | 
| Bana gelince sevgili eşim ve sadık arkadaşı buraya dönene kadar tüm zamanımı dua ederek geçireceğime yemin ettim. | Open Subtitles | حتى عودة سيدي أما عني، فقد عاهدت السماء فى نجواى بالعيش للصلاة والتأمل معتزلة الناس ماعدا نيريسا | 
| Onun ilgisini kazanmak için elimden gelen her şeyi yapmaya yemin ettim. | Open Subtitles | لقد عاهدت نفسي على فعل كل ما في وسعي لأجذب إهتمامها. | 
| Annen bizi terk ettiğinde hayallerinizi gerçekleştirmeye yardım edeceğime söz verdim Tanrı'ya. | Open Subtitles | حينما غادرتنا امكم عاهدت ربي ان افعل اي شيء لكم لتحققوا احلامكم | 
| Eğer elime fırsat geçerse ödeşeceğime dair kendime söz verdim. | Open Subtitles | لقد عاهدت نفسي بأنني إن حظيت بالفرصة فإنني سأخذ بثأري | 
| Gerçekten üzgünüm. Bakirelerle ilişkim olamaz, kendime söz verdim . | Open Subtitles | آسف حقا، عاهدت نفسي لا استطيع ممارسة الجنس مع عذراء | 
| Anneme yaptıklarından sonra seninle işimin bittiğine söz vermiştim. | Open Subtitles | بعد الطريقة التي تعاملت فيها مع والدتي عاهدت نفسي بالأبتعاد عنك قدر الأمكان | 
| Kendime yemin Savaştan sonra ben yine silah alıp asla. | Open Subtitles | بعد الحرب عاهدت نفسي أن لا أحمل سلاحا أبدا | 
| Ama dışarı çıktığımda yemin ettim, elimden geleni yapacak ve benimle içeride olanlar gibilerin hayatlarının zaten harcamış olduklarından daha fazlasını kaybetmelerine izin vermeyecektim. | TED | لكن عندما خرجت، عاهدت نفسي أن أقوم كلّ ما بوسعي حتّى أتأكّد أنّ رجالا مثل الذين كنت مسجونا معهم لن يضيعوا المزيد من حياتهم أكثر مما كان أضاعوا بالفعل. | 
| Kendi kendime yemin ettim, Poirot, seni tekrar gördüğümde, neresi olursa olsun... | Open Subtitles | لقد عاهدت نفسى ,يابوارو ... انه فى المرة التى سأراك فيها ,.. ..ولايهم متى أو أين فسوف أ... | 
| Bunu size asla söylemeyeceğime yemin etmiştim. | Open Subtitles | عاهدت نفسي ألا أخبرك أبداً. | 
| - yemin mi? | Open Subtitles | -لقد عاهدت نفسي | 
| Caleb söylememem için yemin ettirdi. | Open Subtitles | عاهدت (كاليب) بألا أخبر أحد | 
| Bu şirketi çökertmek için ne gerekiyorsa yapacağıma dair kendime söz verdim. | Open Subtitles | أنت لست عميل سري عاهدت على نفسي أنني سافعل أيّ شئ للايقاع بالشركة | 
| Çocukluğumdan beri buna bir tedavi bulacağıma dair kendime söz verdim. | Open Subtitles | لقد عاهدت نفسي أن أجد العلاج منذ أن كنت صغيراً | 
| Bunu asla yapmayacağım diye kendime söz verdim, tutuyorum. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي عاهدت نفسي بألّا أفعله وأنظر الى الحال وإذا بي أفعله | 
| Ivo'nun evinde seni öldürmeyeceğim, hayatımızı kurtardığı için ona söz verdim. | Open Subtitles | لقد عاهدت مُنقِذنا أنني لن أقتلك في منزله | 
| Tekrar barıştığımızda, hatta daha da öncesinde sana bir daha yalan söylemeyeceğime dair söz verdim. | Open Subtitles | حين عدنا لعلاقتنا معًا، وحتّى قبلئذٍ عاهدت نفسي ألّا أكذب عليك مجددًا. | 
| Kendime tüm bu isimleri listeden sildiğimde işimin biteceğine dair söz vermiştim ama... | Open Subtitles | عاهدت نفسي لمّا اطّلعت على قائمة الأسماء هذه أن أنفّذ وصيّته، لكن... |