| Bak, şansım varken sana iyi davranmadım ama bu senin değil, benim taşımam gereken bir yük. | Open Subtitles | مهلا، مهلا، مهلا أنظري، انا لم أكن جيدا لك عندما أتيحت لي الفرصة ولكن هذا عبئي لتحمله | 
| Bırak da bir kez olsun mutlu olsun. Bu senin ve benim taşıyacağımız bir yük olsun. | Open Subtitles | "دعه يسعد لمرّة، فهذا عبئي وإيّاك لنحمله" | 
| Bu taşımam gereken bir yük ve bundan gurur duyuyorum, Icey. | Open Subtitles | ، إنه عبئي (وأنا فخورة به. (ايسي | 
| Tabi bu yükü, bu büyüyü alan başka birini bulamazsam. | Open Subtitles | إلا إن وجدت أحداً ليحمل عبئي ويأخذ سحري. | 
| Biz ona Bobo derdik- ...bana, yaşamak ve herkesin görebilmesi için bu ağır yükü gururla taşımak zorunda olduğumu öğretmişti. | Open Subtitles | كنا ندعوها (بوبو) أخبرتني بأنه لدي واجب بأن أعيش و أتحمل عبئي بفخر أمام الجميع ليرون | 
| Gâyet iyi biliyorsun ki o kız benim külfetim değil. | Open Subtitles | كما تعلم جيّدًا، هي ليست عبئي لأحمله. | 
| Ve sanırım benim omzumdaki yük de bu. | Open Subtitles | "وهذا هو عبئي على ما أظنّ" | 
| Benim külfetim. | Open Subtitles | انه عبئي |