| O uzun tekne gezisinin ardından Denizi Geçen Tüm yol boyunca | Open Subtitles | وبعد رحلة القارب الطويلة عبر البحر |
| Özellikle de sekizinci yemek "Denizi Geçen Sekiz Ölümsüz." | Open Subtitles | خصوصا الدروس الثامنة ، "والثمانية الخالدين عبر البحر". |
| Bu da onları kara ve Deniz yoluyla sınırı geçebilmek için insan kaçakçılarına hayatlarını emanet etmek zorunda bırakır. | TED | ما يعني أنهم غالبا سيسافرون فقط عبر البحر أو البر وقد يضطروا أن يتعاملوا مع مهربين لمساعدتهم على عبور الحدود. |
| Yani en son kamyonlarını patlattıktan sonra belki sevkiyatı Deniz yoluyla yapmak istemişlerdir. | Open Subtitles | أعني، في المرة الأخيرة قد قمنا بمصادرة شاحناتهم، فلذا يقومون الآن بنقلها عبر البحر. |
| Hayır.Kaleyi almak için sana ve adamlarına ihtiyacım var ve sizin de açık denizde rehberliğime ihtiyacınız var. | Open Subtitles | لا ,اريدك انت ورجالك ان تهاجموا القلعه تريدني أن أرشدك للطريق عبر البحر الواسع |
| Avrupa ve Afrika arasında Akdeniz üzerinden yüzlerce yıllık bir temas vardı. | TED | عمر الاتصال بين أوروبا وأفريقيا يمتد عبر قرون عبر البحر الأبيض المتوسط |
| Yıllardır orada yalnız duruyor, denize tepeden bakarak. | Open Subtitles | وقف وحيداً لسنوات ينظر عبر البحر. |
| Donmuş denizden karaya doğru uzun bir yola koyuldular. | Open Subtitles | وقد انطلقوا في رحلةٍ طويلةٍ مضنية عبر البحر المتجمد تلقاء اليابسة |
| Londra'dan Dover'a ve denizi aşıp Fransa'ya. | Open Subtitles | -من لندن الى دوفر و عبر البحر الى فرنسا |
| "Denizi Geçen Sekiz Ölümsüz" | Open Subtitles | "والثمانية الخالدين عبر البحر". |
| Usta'nın... ."Denizi Geçen Sekiz Ölümsüz"ünü hazırlarken... | Open Subtitles | كما اعددته للمعلم ... "والثمانية الخالدين عبر البحر"... |
| Duyduğuma göre yüz sene evvel Deniz yoluyla Avustralya'dan gelmiş. | Open Subtitles | عبر البحر من أستراليا، أنا سمعت ذلك فهي... |
| Deniz yoluyla Mısır'a gidebiliriz. | Open Subtitles | و يمكننا الذهاب عبر البحر إلى مصر |
| Ve Deniz yoluyla Mısır'a gidebiliriz. | Open Subtitles | و يمكننا الذهاب عبر البحر إلى مصر |
| Ordudayken, dalgalı bir havada Kızıl denizde güvenlik şeridi olmadan beş kilometre yüzmüştüm. | Open Subtitles | لكن في الجيش, سبحت 3 أميال عبر البحر الأحمر بعد صعود منحدرات شاقه بدون حبال آمان |
| Açık denizde batıya yelken açıp söz verdiğin gibi kara ve ganimet bulduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنّك أبحرتَ غرباً، عبر البحر المفتوح الجهات، وعثرتَ على أرض وغنائم، كما وعدت. |
| Tam şu anda, gizemli bir kitabın peşinde denizde bir yolculuğa çıkıyor. | Open Subtitles | بينما نتحدث، يستعد لرحلة عبر البحر ليسعى وراء كتابًا غامضًا لك |
| Yaklaşık yarım milyonu bu yıla kadar Akdeniz üzerinden Avrupa'ya geçmiş bulunmakta, ve kabaca 4.000'i Calais'de kalmaktalar. | TED | هذه السنة، حوالي نصف مليون شخص قد عبر البحر الأبيض المتوسط إلى أوروبا حتى الآن، وتقريبا 4000 منهم مقيمون بكاليه. |
| Düşman, Akdeniz'in öte yakasında, Kuzey Afrika'da zalim ordusunu toplamış, denizi geçmeye hazırlanıyordu. | Open Subtitles | كان هذا العدو يحشد قواته المتوحشة عبر البحر الابيض المتوسط على سواحل افريقيا الشمالية |
| Sorun, çatışmanın İngilizler'in Akdeniz üzerinden Orta Doğu'ya olan petrol yolunu tehdit etme olasılığıydı. | Open Subtitles | كان مصدر القلق ينبع من أن النزاع قد يهدد مسار نقل النفط إلى بريطانيا من الشرق الأوسط عبر البحر الأبيض المتوسط |
| Ve ailenin, anne sütten kesilmeden buz tutmuş denize ulaşması gerekiyor. | Open Subtitles | و العائلة ستحتاج للتوجه إلى الخارج... عبر البحر المتجمد ، قبل أن يجف لبن الأم. |
| Ve bir tekneyle denizden kaçabileceğimi fark ettim. | Open Subtitles | وقد أدركتُ أن بإمكاني الهرب عبر البحر باستخدام قارب |