| Ama Sharon ve Dan, Kanada'da Lauren'ın yüzüne gülümseme yerleştirebilecek bir cerrah bulmuşlar. | Open Subtitles | لكن شارون و دان عثرا على جراح في كندا ربما يكون قادراً على رسم الابتسامة على وجه لورين |
| Birkaç çocuk ormanda şekerden yapılmış bir kulübe bulmuşlar. | Open Subtitles | طفلان عثرا على بيتٍ في الغابة مصنوع بالكامل من الحلوى و خبز الزنجبيل |
| Çamurluk ve Yabani Adam kayıp köpeklerini bulmuşlar! Tamam. | Open Subtitles | (ماد فلابس) و (وايلدمان) عثرا على كلبهم المفقود منذ فترة, حول |
| Hayır, cesedi bulan iki adam üzerinin muşamba ile örtülü olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كلاّ، الرجلان اللذان عثرا على الجثة قالا أنّه كان في الشّرك مسبقاً |
| Oraya onu bulan adamlarla gitmiş. Şüpheli değiller. | Open Subtitles | لقد ذهبت هناك برفقة الشابين اللذان عثرا عليها ولهذا فهم ليسوا مشتبهين |
| Annemler, Hayde'ın getirdiği kişilerden birkaçını bulmuşlar yemek ve kalacak yer için onları Büyükannenin Yeri'ne yönlendirmişler. | Open Subtitles | المكالمة مِنْ والدَيّ عثرا على بعض رفاق (هايد) أرسلاهم لمطعم (غراني) للحصول على الغذاء والمأوى |
| Kahlan'la Cara bir şey bulmuşlar. | Open Subtitles | (كالين) و (كارا) عثرا على شيء. |
| Daha sonra da seni bulmuşlar. | Open Subtitles | ...وبعدها عثرا عليكِ |
| Bayan Chadwick değildir, çünkü sizi bulan o. | Open Subtitles | الآنسة ً تشادويــك ً خارج كل هذا بسبب أنها عثرت عليك و بعد ذلك الآنسة ً تشابلنــد ً و السيد ً غودمــان ً عثرا عليها |
| - Oğlumu bulan polisler siz misiniz? | Open Subtitles | أأنتما الشرطيان اللذان عثرا على ولدي؟ |