| Demiryolu şantiyesinde yiyecek için, sıçanlara tuzak kurarken kötü adamlar onu bulmuşlar. | Open Subtitles | الرجال القساة عثروا عليه,و هو ينصب المصائد للفئران ليأكلها في ساحة القطارات |
| Parkta kendine ekmek kırıntıları atarken bulmuşlar. | Open Subtitles | عثروا عليه في المتنزه يرمي بفتات الخبز لنفسه |
| - Evet, bakıyorlar ama ambulansın içinde buldukları şeyden dolayı yardımınıza ihtiyaçları var. | Open Subtitles | نعم,انهم يفعلون لكنهم بحاجة لمساعدتكم لأن هذا ما عثروا عليه بالداخل |
| Tamam. Thomas'ı buldukları ormandan başlayalım. | Open Subtitles | حسناً، سنبدأ بالبحث في الغابة حيث عثروا عليه. |
| Çocuklar, onu buldular, onu buldular. En iyi kısmı da ne bulduklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | لقد وجدوه، والأفضل أنهم لا يعلمون ماذا عثروا عليه |
| - Sanırım onu buldular ! | Open Subtitles | اظن انهم عثروا عليه |
| Eğer burada bulurlarsa... | Open Subtitles | -هل يستحق هذا أقصد إذا عثروا عليه هنا |
| Onu ağaçların arasında bulmuşlar. | Open Subtitles | هل سلّم نفسه؟ لقد عثروا عليه في الغابة فحسب. |
| Onu kargo alanı etrafında dolaşırken bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد عثروا عليه وهو يحوم حول منطقة التحميل. |
| Anselmo'nun arabasında bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد عثروا عليه في سيارة انسلمو |
| Onu Colin Park'ta bulmuşlar. | Open Subtitles | نعم، لقد كان شخص "عثروا عليه في متنزه،"كولين |
| Karides avcıları onu gemi havuzlarının yakınında bulmuşlar. | Open Subtitles | الغواصون عثروا عليه بجانب الأحواض |
| Gece onu tepelerde bulmuşlar. | Open Subtitles | عثروا عليه الليلة في "فورشيلا". |
| buldukları tek ip ucu çöpün içindeydi. | Open Subtitles | كما تعلم, الدليل الوحيد الذي عثروا عليه كان بقرب القمامة |
| - Belki de buldukları doğrudur. - Peki hayatta mı? | Open Subtitles | ربما عثروا عليه ولكن هل هو حي ؟ |
| Yedi haçlı, buldukları şeyin yanlış ellere geçmemesi için canlarını riske attılar. | Open Subtitles | هناك سبعة صليبيون كانوا مؤمنين بأن الأمر يساوي حيواتهم... لكيلا يدعوا ما عثروا عليه يقع في الأيدي الخاطئة. |
| Dr. Lee'nin teorisine göre bunun buldukları Eskiler iletişim aygıtıyla bir ilgisi olabilir. | Open Subtitles | كانت نظرية الدكتور (لي) بأنه ربّما للأمر صلة.. {\pos(192,210)} بجهاز القدماء للنقل الذي عثروا عليه {\pos(192,210)} |
| onu buldular. | Open Subtitles | لقد عثروا عليه - ! |
| onu buldular mı | Open Subtitles | هل عثروا عليه? |
| - Onu bulurlarsa, öldürecekler. | Open Subtitles | فإن عثروا عليه سيقتلونه |