| Oturduğun evin hemen köşesindeki depoda ölü bir adam bulundu. | Open Subtitles | رجل عثر عليه ميتاً في مخزن يبعد قليلاً عن مسكنك |
| Oyunçakçı. Bu sabah Ana Caddeye bakan bir ara sokakta bulundu. | Open Subtitles | صانع ألعاب عثر عليه هذا الصباح في زقاق قرب الطريق العام |
| Macy ölümüne sebep olacak ne bulmuş olabilir ki? | Open Subtitles | ما الذي عثر عليه ميسي حتى يستحق أن يقتل من اجله؟ |
| Kilisede hizmetli bulmuş onu | Open Subtitles | في الليلة التي عثر عليه البواب في الكنيسة |
| - McGee poposuyla buldu. - Seri numarası bozulmamış. | Open Subtitles | ـ ماكغي عثر عليه بمأخرته ـ الرقم التسلسلي بقي كما هو |
| Frankie'nin bulduğu rehabilitasyon merkezi güzel bir yerdi. | Open Subtitles | مركز إعادة التأهيل الذي عثر عليه فرانكي كان مكاناً لطيفاً |
| Altıncı, Waldron'un üzerinde bulunan tabanca 32 kalibrelik bir silahtı ve merhumun başında bulunan merminin ateşlendiği silahtı. | Open Subtitles | سادسا، المسدس الذي عثر عليه مع والدرون كان سلاح عيار أ.32 وكان هو المسدس الذي منه اطلقت |
| Adamın tek hatırladığı şey Onu bulan adamla sürtüşmek. | Open Subtitles | يتذكّر فقط مضايفته من ذلك الرجل الذي عثر عليه |
| 08:00'de, mahkum Murphy, dikkatsizliğinin sonucu olarak 17 nolu havalandırma borusunda ölü bulundu. | Open Subtitles | في الساعة 0800 السجين مورفي عن طريق الإهمال عثر عليه ميتاً في عمود التهوية |
| Echo Park'ta bulundu ama adli tıp cesedin yer değiştirdiğini belirtiyor. | Open Subtitles | عثر عليه في حديقة. التحقيق يشير إلى أن الجثة نقلت. |
| Evet, kanıt Bay Tsukamoto'nun vücudunda bulundu, katil tarafından bırakılmış olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | صحيح. الدليل عثر عليه فى جسم سكموتو ما نريده به ترك بواسطة القاتل |
| Uzun bir ayrılığın ardından babasını aramak için kasabaya gelmiş ve bulmuş. | Open Subtitles | جاء إلى البلدة بحثاً عن أبيه بعد فراقٍ طويل، و قد عثر عليه مؤخّراً. |
| Onu ben bulmadım. Dost canlısı komşularımız bulmuş. | Open Subtitles | لستُ من عثر عليه بل بعض الجيران الودودين هناك |
| Küpemin tekini kaybettim ve dün Frederick onu verendada bulmuş. | Open Subtitles | لقد فقدتُ أحد أقراطي ، و هو عثر عليه على الشُرفة بالأمس |
| Çocuk onu buldu. Oğlu onu buldu. | Open Subtitles | الولد هو من وده ، إبنه من عثر عليه. |
| Lowry'nin adamı buldu, Danny'nin Lowry'nin adamını öldürmesine yardım eden de öyle. | Open Subtitles | رجل (لاوري) عثر عليه وكل من ساعد (داني) على قتل رجل (لاوري) |
| Kızının kocası ölü kulübesini buldu. | Open Subtitles | زوج ابنتك عثر عليه في منطقة الأموات. |
| Kardeşimin çölde bulduğu bir şeyle ilgili. | Open Subtitles | هذا له علاقة بما عثر عليه أخي بالصحراء |
| - Bana bulduğu bir şeyi gösterdi. | Open Subtitles | أراني قطعة من شيء عثر عليه ماذا؟ |
| Olay yerinde bulunan kumaş, haki renk sentetik keten. | Open Subtitles | النسيج الذي عثر عليه في الموقع كان من القطن مع مركب بوليمر اصطناعي, الصبغة: لون الزيتون الاخضر |
| Onu bulan bendim. | Open Subtitles | أنا من عثر عليه |
| 2 hafta önce gecelikli bir kadın cesedinin bulunduğu yerde bulunmuş. | Open Subtitles | جسد ديملى عثر عليه من أسبوعين اسبوعين بواسطه أثنان من العاملين على مركب |