| Ve onları bulmamızın tek bir yolu var . | Open Subtitles | هناك سوى طريقة واحدة ل عثور عليهم. |
| Ve onları bulmamızın tek bir yolu var . | Open Subtitles | هناك سوى طريقة واحدة ل عثور عليهم. |
| Gezgin'in seni bulmasının sebebi benim. | Open Subtitles | أنا سبب عثور المتجول عليك |
| Mozzie'nin beni bulmasının sebebi Adler idi. | Open Subtitles | حسنًا، إنهُ السبب في عثور (موزّي) علي |
| Belki de bu yüzden kimse burayı bulamadı. | Open Subtitles | هذا بالضبط السبب لعدم عثور أحد على هذا |
| Sanırım Kâhin'in burayı bulmasından endişe etmemize gerek yok. | Open Subtitles | أظن أنه لا يتعين علينا القلق بشأن عثور المستبصر على هذا المكان |
| Teknisyenler, Emil'in orada olduğuna dair de bir şey bulamadı. | Open Subtitles | التقنيون لم يجدوا أي شيء حيث مكان عثور (إميل)، أيضًا |
| O yüzden adli tıp, kafa travması dışında Jennings'in vücudunda herhangi bir iz bulamadı. | Open Subtitles | عدم عثور الطب الشرعي على (أي شيء على جثة (جينينجز سوى الكدمة في رأسه |
| Bir annenin kızını bulmasından daha önemli ne olabilir ? | Open Subtitles | ما الذي أكثر أهمية من عثور أم على ابنتها؟ |