Bu güvensizlik bir takım yalancı... haberciler tarafından, yetkililere iletilmiş. | Open Subtitles | ولقد رأينا نتائج عدم الثقة في صورة الكذب والإفتراضات المسبّقة |
Sonuç olarak, korku, kaçınma, güvensizlik ve yanlış anlamalarla dolu bir kısır döndü oluşmuştu ve bu, kendimi güçsüz hissettiğim bir savaştı, her türlü barış ve uzlaşma kurabilmekten acizdim. | TED | في الواقع، حلقة مفرغة من الخوف، والهروب، عدم الثقة وسوء الفهم كانت قد تشكّلت وقد كانت معركة شعرت فيها بالعجز وغير قادرة على تكوين أي نوع من السلام أو المصالحة. |
Ama onun benden de çok bir güven sorunu yaşadığını fark ettim. | Open Subtitles | ولكني أدركت أنها تعاني من عدم الثقة حتى أكثر مني |
Kendine güven sorunları nedeniyle onu görmeye başlamıştı. | Open Subtitles | لقد بدأت تقابله لأجل مشاكل عدم الثقة بالنفس لديها |
Diğer bir süper gücüm de evlere olan güvensizliğimdir. | Open Subtitles | هل انتِ واثقة ؟ لأن عدم الثقة في منزلي هي هي أحد قواي العظمى |
Diğer bir süper gücüm de evlere olan güvensizliğimdir. | Open Subtitles | لأن عدم الثقة في منزلي هي هي أحد قواي العظمى |
Bu bize devlete ve geçmişte saydamlığı olmayan devlet bazlı kuruluşlara olan genel güvensizliği gösteriyor. | TED | لأنه يظهر لنا عدم الثقة العامة في الحكومة أو المؤسسات التي تدعمها الحكومة ، التي أفتقرت للشفافية في الماضي. |
Ne yazık, 48 yıl evlilikten sonra... ..aramızda güvensizlik var. | Open Subtitles | شيء حزين بعد 48 سنة من الزواج بدأت عدم الثقة تتسلل لعلاقتنا |
Kendinden şüphe etme ve güvensizlik ortamına hoş geldin | Open Subtitles | . مرحباً بك فى حياة عدم الأمان و عدم الثقة بالذات |
İşçiler, patronlarına karşı herhangi bir güvensizlik duymamalıdır. | Open Subtitles | ويجب على العاملين ليس لديها أي نوع من عدم الثقة من أصحابها. |
Potansiyel silahlanma yarışı ve milletler arası güvensizlik ancak müzakere yoluyla ortadan kaldırılabilir, protestolarla değil diye ekledi. | Open Subtitles | مضيفاً بأن سباق التسلح المحتمل وحالة عدم الثقة بين الأمم يمكن حلها بالمفاوضات لا المظاهرات |
Kültürel güvensizlik meselesi umurumda değil. | Open Subtitles | لا أكترث إلى مشاكل عدم الثقة هذه. |
Şimdi, güvensizlik ve ihaneti her erkeğin ruhundaki doğal yerine yerleştirelim ta ki ben 5 Milyar cesedin arkasından geçerek dünyayı dolaşabilene kadar. | Open Subtitles | والآن لنجعل حالة عدم ...الثقة والخيانة تصبح طبيعة ...في روح كل رجل... حتى يمكنني السير على الأرض... |
Davacı taraf için polis ifadesinin odak noktası olduğu durumlarda ilgili birime güven duymayan jüri üyelerine bakmalıyız. | Open Subtitles | عندما تكون شهادة الشرطة محورية في قضية المُدعي العام علينا أن ننظر للمُحلفين الذين هم عُرضةٌ لسلطة عدم الثقة |
Kültürel güven eksiklikleri umurumda değil. | Open Subtitles | لا أكترث إلى مشاكل عدم الثقة هذه. |
Yerel bilgi hakkındaki güven yetersizliği. | Open Subtitles | من خلال عدم الثقة من معرفتها المحلية. |
Tamam, sanırım az önce kendine güvensizliği elemiş olduk. | Open Subtitles | أظن أننا تجاوزنا عدم الثقة بالنفس |
Hemen güvensizliği kayboldu. | Open Subtitles | إختفى أمر عدم الثقة الآن |