| Okuma ve yazma öğrendiğinizde bu başka bir sürü şeyi öğrenmenize imkan tanır. | TED | فعندما تتعلمون القراءة والكتابة فإن ذلك يفتح أمامكم فرص عديدة لتعلم أشياء كثيرة. |
| Bir sürü telgraf çekti, telefonla aradı ve hatta Moskova'ya bile gitti. | Open Subtitles | أرسل برقيات عديدة وأجرى مكالمات هاتفية حتى أنه ذهب إلى موسكو بنفسه |
| Çünkü, bir elit tabaka ve onun kolaylaştırıcıları... ...endüstriyel ölçekte ağaç kesiminin... ...desteklenmesinden Uzun yıllardır milyonlarca dolar... ...kazanmaktadırlar. | TED | أيضا، لأن نخبة والمسهلين لها وقد تم صنع بملايين الدولارات من دعم قطع الأشجار على نطاق صناعي لسنوات عديدة. |
| Bildiğiniz gibi Amerikan rüyası Uzun yıllardır bütün dünyada milyonlarca kişiye ilham verdi | TED | تعلمون أن الحلم الأمريكي قد ألهم الملايين من الناس حول العالم لسنوات عديدة. |
| Zamanda o kadar çok tutsak kaldım ki neredeyse kaç yıl olduğunu unuttum. | Open Subtitles | لقد حبست في الزمن لسنوات عديدة حتى انني فقدت القدرة على حساب الوقت |
| Servetini buna yatırıyorsun ve bunu birçok kez yapmış görünüyorsun. | TED | أنت تراهن على حظّك، ويبدو أنك نجحت بذلك مراتٍ عديدة. |
| Ama gitmezse, bütün dev bataryaları denemek Çok fazla zaman alır. | TED | ولكن إن لم تكن، فتحريك البطاريات العملاقة لمرات عديدة سيستغرق وقتًا طويلًا. |
| Fakat pek çok kez kadınların gereken her şeye sahip olduğunu gördüm. | TED | و لكني رأيت في حالات عديدة أن النساء يملكن كل ما يحتاجن. |
| Ben bir sürü diploma aldım ve birkaç çok pahalı okula gittim neyse ikinizin sattığı bu saçmalıkların hiçbirini yemiyorum. | Open Subtitles | لقد حصلت على درجات علمية عديدة وذهبت لمدارس راقية لكني لا أصدق أي حرف من هذا الهراء الذي تقولونه اليوم |
| Ahbap, bu akşam yapabileceğimiz bir sürü güzel şey var, baksana. | Open Subtitles | هناك أمور شيقة و عديدة بإمكاننا فعلها الليلة يا صديقي, أنظر |
| Boynumun eski haline dönmesi ve kalbimin düzelmesi için için bir sürü ameliyat geçirdim. | TED | أجريت جراحات عديدة لإعادة عنقي لمكانه، و أخرى لإصلاح قلبي عدة مرات. |
| Radyo yarışmasında kazandığını söylersin... Bir sürü yolu var. | Open Subtitles | يُمكنك القول بأنكِ ربحتِ المبلغ في مسابقة بالإذاعة أو في مباراة ، هناك طرق عديدة |
| Uzun yıllar Swami Satchidananda adlı bir öğretmenle yoga çalıştım, | TED | لقد درست اليوغا لسنوات عديدة مع مدرس يُدعى سوامي ستشيدنايدي |
| Uzun zaman önce ikimizin arasında yıllarca görüşmememizi engelleyen bazı anlaşmazlıklar oldu. | Open Subtitles | كان هنالك خلاف بيننا منذ زمن طويل منعنا من الإلتقاء لسنوات عديدة |
| Ama artık böyle bir yer değil, bu Uzun yıllar önceydi. | Open Subtitles | إنّه ليس كذلك الآن, ولقد كان هذا منذ سنوات وسنوات عديدة. |
| Önümüzdeki alanda hareket eden bir kaç Cumhuriyet tankı algılıyoruz. | Open Subtitles | نحن نكتشف دبابات عديدة للجمهورية تتحرك على سلسلة الجبال امامنا |
| Hayalet diye bir şey olmadığını bir kaç gerekçeyle kanıtlamamış mıydık? | Open Subtitles | ألم نثبت في مناسبات عديدة أنّه لا يوجد ما يُسمى بالأشباح؟ |
| Eleştirel düşünmeye yaklaşımın farklı birçok yolu var fakat birçok sorununuzu çözmenizde yardımcı olabilecek 5 adımlı bir süreç mevcut. | TED | توجد طرق عديدة للوصول للتفكير النقدي. لكن هذه طريقة من 5 خطوات قد تساعدك في حل أي عدد من المشاكل. |
| Dr. Atkins'le ölmeden önce birçok kere bunu tartıştık, ve Amerikalıların Çok fazla basit karbonhidrat yediklerinde hem fikir olduk, | TED | ناقشت د. اتكنيز في مرات عديدة قبل وفاته, وإتفقنا أن الامريكيين يتناولون سكريات كثيرة جداً, |
| pek çok defa, O'Neill sıradan terimlerin yerine garip sözcükler kullandı. | Open Subtitles | مرات عديدة ، إستخدم أونيل تعبيرات غريبة بدلا من مصطلحات معروفة |
| Neden kilometrelerce sarı bandı çekmede bu kadar acele ederler ki? | Open Subtitles | ولكن يالها من متعةٍ، حينما يسحبون ذلك الشريط الأصفر لأمتارٍ عديدة.. |
| sayısız durumda bana büyük bir şey üzerinde çalıştığını söyledi. | Open Subtitles | في مناسبات عديدة أخبرني أنه كان يعمل على مشروع كبير |
| Gecikme, beni ayakta tutma, gecenin garip saatlerinde ayrılma çeşitli hipotezleri düşündürüyor. | Open Subtitles | تاخر، انتظار، تركي في ساعات متأخرة من الليل تشير إلى افتراضات عديدة |
| Evet, bu kadar yıldan sonra Bunca insanın geldiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أجل، لا أصدق حضور كل هذه الناس بعد سنين عديدة |
| önce bir iki kurşun yedim. Hiç şans diye düşünmedim. | Open Subtitles | تعرضت من قبل لطلقات نار عديدة ولم أشعر أننى محظوظ |
| "Ana Sayfa Okuyucuyu" geliştirirken, kullanıcılardan bir çok yorum aldım. | TED | عندما طورت قارئ الصفحة المنزلي، وصلتني تعليقات عديدة من المستخدمين. |
| Bunun bir diğer yönü de, çok farklı Kağıtfüj'ler yapmış olmamız. | TED | وأحد الجوانب هنا هو أننا نبني أنواعًا عديدة من الطارد الورقي. |
| Koşularda baş dönmesi ve mide bulantısı gibi birkaç nedenden dolayı geride kalıyordum. | Open Subtitles | لقد سقطت عدة مرات من قبل لأسباب عديدة منها الاضطراب و دوار البحر |
| Ve... (Alkış) Microsoft'a saygısızlık etmek istemem, ki zaten Microsoft'un şirketi büyütmek için atabileceği Çok fazla adım var ama masaüstü işi artık geçti. | TED | بالإضافة إلى... (تصفيق) لا أقصد أي إساءة لمايكروسوفت، أعتقد أن مايكروسوفت كشركة تستطيع في الواقع القيام بأشياء عديدة لتحافظ على نموها، لكن لن تكون الحواسيب المكتبية إحداها. |